30 Temmuz 2012 Pazartesi

Yine Mi Hüsran ?





2008 yılının Temmuz ayında Liverpool menajeri Rafael Benitez, çoğu kesim tarafından eleştirilen bir transfere imza attı: Robbie Keane… 20 milyon Euro harcanan ve Liverpool’un makus kaderini değiştirmesi beklenen bu transfer – en azından böylesine bir bütçe o donanımda bir oyuncuya harcanmalı- Crouch ve Voronin ’in  gidişinden sonra Torres ‘e partner olacaktı. Rafael Benitez o dönemlerde, hatta genelde yaptığı transferle ve bu transferlerin katkılarıyla ön planda olan bir isimdi. Ne kadar üst düzey olduğu rahatlıkla tartışılabilecek Keane ‘in göstereceği performansın belirsizliği “ Benitez sevmeyenlerin” iştahını kabartmıştı. Robbie Keane de 6 ay süren Liverpool tecrübesinde tam da bu kitlenin istediği gibi vasatın da altında bir performans sergileyerek eski takımı Tottenham ‘a 12 milyon euroya geri dönüyordu. Hem Liverpool hem de dünya futbol tarihinin transfer fiyaskoları arasında yerini alan Keane, menajeri Benitez ‘in de suyunu iyice ısıtmıştı.
                

22 yıldır Premier Lig Kupasına ulaşamayan ve de yakın zamanda ulaşması çok zor gözüken Liverpool bu süre içerisinde 1992, 2001 ve 2006 yıllarında FA Cup, 2001 yılında UEFA Kupası ve 2005 yılında Şampiyonlar Ligi Kupasını kazandı. Efsane takımlar statüsünde bir kulüp olan Liverpool takımının taraftarını asla tatmin etmeyecek bir künye olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu başarısızlığın çok fazla sebebi vardır ancak transfer stratejileri bizim görebileceğimiz faktörler arasında en dikkat çekicisidir.
                


Bu problemin en belirgin iki örneğinden biri Keane ise diğeri de 31 Ocak 2011 ‘de, ara transfer döneminin son gününde, en pahalı İngiliz( 35 milyon pound) sıfatını da kazanarak Newcastle ‘dan Liverpool ‘a geçen Andy Carroll ‘dır. Aynı gün Chelsea ‘ye flaş bir bonservisle( 50 milyon pound) geçen Torres ‘in yerini doldurmasıydı tabi ki de ondan beklenen. Bu transfere, Torres’in göz kamaştırıcı performansının kim olsa altında kalır düşüncesiyle yaklaşmak ödenen  rekor ücreti hiçe saymak olacaktı. Carroll ‘ın sakatlıklarla dolu ve vasatın altında olan performansı bu tarz soru işaretlerinin hiçbirinin oluşmasına izin vermeden kesin yargıyı oluşturmuştur: Yine bir hüsran.  

                
Carroll transferinin de sonunun Keane Transferi gibi mi olacağı bu transfer döneminde en çok tartışılan konuydu. Kiralık mı gidecek yoksa geldiği rakamla alakası olmayan bir rakama mı gidecek diye tartışılırken Brendon Rodgers Carroll ‘ın takımda kalacağını açıkladı. Carroll ‘ın akıbeti ne olursa olsun yine aynı şekilde Liverpool ve dünya futbol tarihinin transfer fiyaskoları arasında olacakatır.

15 Temmuz 2012 Pazar

Zoraki İleri Görüşlülük



                                         

TFF Başkanı Yıldırım Demirören ‘in yabancı sınırının kademeli olarak düşürüleceğine dair yaptığı açıklama, özellikle büyük takımların bu konuda tedbir almalarını sağladı. Normal şartlarda yumurta kapıya dayanmadan harekete geçmemek gibi bir özelliğe sahip olan bir millet olmamıza rağmen, takımlar resmen zorla ileriye dönük adımlar attılar.
     

Yerli oyunculardan oluşan bir iskeleti zorunlu hale getirecek olan yeni sınırlama takımları bu yönde zorlarken aynı doğallıkla kaliteli ve Avrupa tecrübesi olan yerli futbolcuların fiyatını da arttırdı. Mesela kendini tam anlamıyla kanıtlayamamış ve de tecrübesiz diyebileceğimiz Hasan Ali Kaldırım için 3,750,000 Euro ‘luk bonservis bedeli çok gibi dursa da hem Türk, hem de yetenekli bir sol bekin bulunmasının en zor şeylerden biri olması bedeli bu seviyelere çekmektedir ancak yine de yabancı sınırlandırılmasında bir değişiklik olmayacak olsa fiyat ne kadar olurdu ya da transfer gerçekleşir miydi bunu asla öğrenemeyeceğiz.
       


Avrupa ‘da Türk futbolunu başarıyla temsil eden Mehmet Topal ve Hamit Altıntop oluşturulacak yerli iskelette bulunabilecek en değerli parçalardır. Bu isimlerin ülkemize gelmeleri hem transfer eden takımlar adına hem de Türk futbolu adına çok önemli adımlardır. Liglerimizin ve de futbolumuzun kalitesinin ve değerinin artmasına bu gibi futbolcuların yaşantılarına yurtdışında devam etmeleri daha büyük katkı sağlayacak olsa da Şampiyonlar Ligi ‘nde yer alacak takımlarımıza transfer olmaları da en az o durum kadar önemlidir hele ki eski takımlarında buldukları forma şansları ortadayken. Yine benzer bir şekilde Burak Yılmaz ‘ın L.Moskova yerine Galatasaray ‘ı tercih etmesi onun gelişimi açısından çok daha mantıklı olmuştur. Rus Ligi ‘nin kalitesinin Türkiye Ligi ‘nden daha üstte olduğu söylemenin çok yanlış olacağı gibi Rus takımlarından herhangi birine gitmenin de Avrupa Liglerine açılan bir kapı olduğunu düşünmek de bir o kadar yanlış olacaktır. Formunun zirvesinde olan Burak ‘ın Şampiyonlar Ligi ‘nde Galatasaray ‘a yapacağı katkı  büyük olasılıkla hayali olan Avrupa ‘da forma giyme ihtimalini katlarca arttıracaktır.
      

Beşiktaş için ufak bir parantez açmak gerekirse, felsefelerinin genç ve düşük maliyetli futbolculardan oluşan bir takım kurmak olması teknik direktörleri Samet Aybaba olduğu için hiç de şaşırtıcı bir durum değildir ancak Uğur Boral transferine ne anlam vermek ne de anlayışla karşılamak sadece Beşiktaş taraftarlarının değil hiçbir futbolseverin yapamayacağı bir şeydir.
      
Her transfer sezonunda görmeye alıştığımız dünya yıldızlarının Türkiye ‘ye gelme haberlerini bu sene neredeyse hiç göremedik. Dirk Kuyt dışında hiçbir dünya çapında yıldızın transfer olmaması takımların bakış açılarının zorla da olsa birazcık değiştiğini anlamamızı sağlıyor. Tabi ki daha önümüzde çok gün var ancak asparagas haberlerin bile azlığı kalan günlerde flaş bir transferin beklentisini azaltıyor.

3 Temmuz 2012 Salı

Ispanya Ispanya Ispanya



Spain-Euro-2012-Champions-Spain-vs-Italy-Euro_2788582.jpg
Ukrayna-Polonya isbirliginde duzenlenen 2012 Avrupa Sampiyonasi 1 Temmuz gunu oynanan Ispanya - Italya finali ile sona erdi ve Ispanya bir kez daha mutlu sona ulasmayi basardi. Sampiyon Ispanyadan konusmadan once turnuva hakinda bazi onemli detaylara deginmek istiyorum.

Dunya futbolunun en prestijli ikinci turnuvasi olan Avrupa Sampiyonasi sayesinde yine muthis bir futbol resitaline tanik olduk. Tamamiyle futbol dolu bu 3 haftalik periyotta pek cok tahminimizde hakli cikarken birbirinden farkli surprizlere de tanik olduk. Tabiki en buyuk surpriz Almanya'nin yari finalde elenmesi oldu. Turnuva oncesi Ispanya ile favoriligi paylasan Panzerler turnuva esnasinda gosterdikleri performans ile Ispanya'nin bu sene onune gecebilecegini dusunmemize neden oldu. Hepimiz bir Almanya-Ispanya finalini cok oncelerden ongorurken, pek coklarinin gruptan cikma sansi bile vermedigi, eski gunlerini arayan Italya yari finalde bir futbol mucizesi veya bir baska deyisle bir Balotelli mucizesi ile Almanlari eledi ve finalde Ispanya'nin rakibi oldu. Ancak Ispanya, Italyanlarin daha fazla surpriz yapmasina izin vermeden net bir skorla rakiplerini eleyip Sampiyonluga ulasti.

tumblr_m5gp8cmtva1qanbiyo1_1280.jpg

Turnuvada gol kralliginda muthis bir yaris yasandi. Tam alti oyuncu (Torres, Mandzukic, Balotelli, Ronaldo, Mario Gomez, Dzagoev) atiklari ucer golle gol kralligini paylasti. Andres Iniesta turnuvanin en iyi oyuncusu secilirken bu unvani da 2008'de en iyi oyuncu secilen takim arkadasi,yoldasi Xavi'den almis oldu. Turnuvanin 23 kisilik kadrosu bir baska deyisle en iyileri su sekilde siralandi.

Kaleci = Casillas(ISPANYA) - Neuer(ALMANYA) - Buffon(ITALYA)

Defans = Pique (ISPANYA) - Ramos (ISPANYA) - Alba (ISPANYA) - Lahm (ALMANYA) - Coentrao (PORTEKIZ) - Pepe (PORTEKIZ)

Orta Saha = Iniesta (ISPANYA) - Xavi (ISPANYA) - Alonso (ISPANYA) - Busquets (ISPANYA) - Pirlo ( ITALYA) - De Rossi (ITALYA) - Khedira (ALMANYA) - Mesut Ozil (ALMANYA) - Gerrard (INGILTERE)

Forvet = Fabregas (ISPANYA) - Silva (ISPANYA) - Ronaldo (PORTEKIZ) - Balotelli (ITALYA) - Ibrahimovic (ISVEC)

pb-120701-spain-cannon.photoblog900.jpg

Ve Sampiyon Ispanya... Son alti yilda duzenlenen 3 buyuk turnuvayi da kazanan Ispanya futbol tarihinde bir ilke imza atmis oldu. 2008 yilinda Avrupa Sampiyonasi'ni, 2010 yilinda Dunya Kupasi'ni ve 2012 yilinda yani bu yil da yine Avrupa Sampiyonasini kazanan Ispanyollar su ana kadar bilinen en iyi milli takimlardan biri olan ve 2 kez ust uste Dunya Kupasi'ni kazanan (1958-1962) Pele'nin Brezilya'sina da meydan okuyacak bir basari elde etti. 

6 yil once temelleri atilan ve Guardiola-Xavi-Iniesta uclusunun basini cektigi Barcelona ekolunden temellenen Ispanya Milli Takimi pasa dayali futbolu ve cogu zaman kabaca 4-6-0 seklinde tanimlanabilecek forvetsiz oyun dizilisi ile Barcelona'ya ne kadar bagli oldugunu gosterdi. Oyun sekli Barcelona odakli olsa da onceki iki turnuvaya nazaran kadroda diger takimlarin ozellikle Real Madrid'in etkisini de net bir sekilde gorebiliyoruz. Takim Xavi-Iniesta uzerine kurulu ama Casillas'in kaledeki inanilmaz performansi, Alonso'nun dengeli futbolu ve Torres'in golleri takimin tamamiyle de Barcelona'ya bagli olmadigini gosterdi. Onceki iki turnuvada "Messi'siz Barcelona" seklinde tanimlanan Ispanyollar bu seneki adi olmasi gerektigi gibi tam olarak "Ispanya Milli Takimi"ydi.
147531379.jpg

Dunya futbolunu adeta domine eden Ispanyollar simdiden gelmis gecmis en iyi milli takim olarak anilmaya basladi bile. Ancak simdi onlerinde cok onemli bir hedef var, Brezilya'da duzenlenecek 2014 Dunya Kupasi. Hulk-Pato-Ganso ve Neymar gibi cok onemli isimlerle kendi evlerindeki turuvaya Brezilya'nin bomba gibi gelecegi ve net favori olacagi kesin. Almanya'nin her turnuvada oldugu gibi yine guclu bir kadroyla bu turnuvada da onemli br favori olarak katilacagini soyleyebiliriz. Brezilya, Almanya ve imkansizi basarmayi hedefleyen Ispanya'nin yanina Messi'nin Arjantin'nini ve Ronaldo'nun Portekizi'ni de ekleyince gorup gorebilecegimiz en iyi turnuvalarsan biri olabilecegini soyleyebiliriz. Konuyu tekrar Ispanya'ya getirmek gerekirse, Ispanya'nin bu turnuvayi da kazanmasi halinde Dunya futbol tarihini yeniden sekillendirecegini ve basligini da su sekilde koyabilecegini kesin olarak soyleyebiliriz ... Ispanya Ispanya Ispanya.