EURO 2012 heyecanı bugün oynanacak Çek
Cumhuriyet – Portekiz çeyrek final maçı ile devam edecek. Çeyrek Finalist
takımlara baktığımızda Rusya ‘yı görememek sürpriz olarak değerlendirilebilir.
İtalya ve Hollanda da turnuva öncesi tahminleri boşa çıkaran ekipler olarak
dikkatimizi çekiyor.
Rusya ‘yı yenen EURO ’04 şampiyonu
Yunanistan ‘ın çeyrek finale çıkabileceğini kimse beklemezdi. Savunma yapmayı
çok iyi bilen jenerasyonlarından neredeyse hiçbir futbolcunun kalmamış olması
ve de yeni yetişen oyuncuların kapasitelerinin onlardan çok uzakta olması bu durumun
sebepleridir. Bunun yanına turnuva sürecinde sakatlanan ya da kart cezası alan
futbolcuları da eklenince -ki bu isimler takımda öne çıkan isimlerdi- kimse bir
sürpriz bekleyemezdi Yunanistan ‘dan. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen teknik
direktör Fernando Santos ‘un elinde bulundurduğu değerleri bilerek en iyi
şekilde kullanması onları bir üst tura çıkardı. Rakibe göre çok alt seviyede
kalan kadro yapılarını oynamaya değil oynatmamaya yönelik kullanmaktan başka
bir çarelerinin olmadığı bilerek bu yönde hareket eden Santos, 2004 ‘te tohumları
atılan Yunanistan ekolünü iyice sağlamlaştırdı. Teknik direktörlerin bir takım
için ne derece önemli olduğunun çok
güzel bir örneği olduğu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Turnuva
öncesindeki düşünceler Hollanda ‘nın en ciddi şampiyonluk adaylarından olduğu
yönündeydi. 2010 Dünya Kupası ‘ndaki başarılarının EURO ’12 ye de
yansıyacağını, Hollanda takımının tarihine bakmaksızın düşünmenin ne kadar
gerçekdışı olduğunu sergiledikleri performans gözler önüne serdi. Her turnuvaya
kadrolarında dünyanın en üst düzey futbolcularıyla birlikte katılan Hollanda ‘nın
en büyük ve hala çözemedikleri sorunu takım olamamaları. Devam eden bu soruna
büyük bir teknik direktörlük hatası da eklenince sonuç hüsran oldu. Bir türlü
atılamayan gole giden yolun sahayı forvet oyuncularıyla doldurmaktan geçtiğine
inanan “mahalle” mantığıyla hareket eden van Marwijk, bir teknik direktörde
bulunması gereken en önemli özellik olan oyuna müdahale konusunda sınıfta kalarak Hollanda tarihine kara bir
leke sürdü. Özellikle savunma oyuncularında sıkıntı çeken Hollanda ‘nın yeni
bir yapılanamaya gitmesi gerektiği aşikar.
Yine bir teknik
direktörlük farkıyla İtalya, son yılların yükselen değeri, genç, ateşli
Hırvatistan ‘ı turnuvanın dışına itti. Şikeyle çalkalanan ve de bunun yanında
kadrolarında neredeyse hiçbir üst düzey futbolcu bulunduramayan İtalya ‘dan
yine şike skandalıyla geldikleri 2006 yılındaki başarılarını geçtim gruptan
çıkmalarını bile kimse beklemiyordu. Tam bir taktiksel deha olarak nitelendirebileceğimiz
Prandelli, İtalya ‘nın turnuva takımı olma özelliğinden de faydalanarak
takımına beğeni toplayan bir futbol oynattı. Özellikle Hırvatistan maçının ilk
yarısındaki futbolları turnuvanın öne çıkan performanslarından biri oldu.
Turnuvadaki ömürleri bilinmez ancak şimdiden tebriği hak ettiklerini
söyleyebiliriz.
Teknik
direktörlerin bir takımın en önemli parçalarından olduğu bu gibi turnuvalarda
çok daha rahat anlayabiliyoruz. Yapılacak hamleler, uygulanacak taktikler ve de
değişecek oyuncular kısa süreli maratonlarda neredeyse oyuncuların yetenekleri
kadar büyük önem taşıyor. Almanya ve İspanya ‘nın yine sivrilmelerinde yatan
faktör de budur. Takımın nasıl oynaması gerektiğini bilen ve her türlü durumda
uygulanacak planları olan teknik direktörleri onların en büyük avantajlarından (İspanya ‘nın İtalya maçında forvetsiz çıkması
hariç).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder