9 Kasım 2012 Cuma

Acaba Alper Potuk Mu?






 8 Nisan 1991 ‘de Afyon ‘da doğan Alper, futbola Eskişehir ‘in bir ilçesi olan Çifteler ‘in takımında başladı. Çiftelerspor ‘un altyapısında dikkat çekmiş olsa gerek ki 13 Ocak 2009 ‘da Eskişehirspor ile profesyonel sözleşmeye imza attı. Aynı sezonun son maçında Gaziantepspor karşısında 75. Dakikada oyuna girerek ilk kez bir Süper Lig maçında sahaya çıkıyordu. O sezon kimse onun adını duymamıştı doğal olarak, ne de olsa her Anadolu takımı çevre ilçelerinin takımlarından sivrilen isimleri transfer ederlerdi…

2009-2010 sezonunun ilk yarısını genelde kulübede geçirse de ikinci yarsında bazen ilk 11 ‘de 90 dakika oynayarak, bazen maçın ilerleyen dakikalarında çıkarak, bazense oyuna sonradan girerek toplam 16 maçta forma giydi ve adını en azından Süper Lig ‘i çok yakından takip eden kişilere duyurmayı başardı. Defansif orta saha olarak görev alıyordu ve tekniği de hiç fena sayılmazdı. Ancak hiçbir zaman olmadığı gibi olası bir sorun yine yetenekte değildi. Psikolojik eksiklikler ve ya menajer hataları onun önündeki en büyük engellerdi – her genç yeteneğin olduğu gibi-


Yakından takip eden kesimde oluşan soru işaretleriyle başlandı 2010-2011 sezonuna. 20 ‘si ilk 11 olmak üzere 24 maçta forma giyen 20 yaşındaki ismin yetenlerinden artık herkes haberdardı. Klasik deyişle oyunun iki yönünü başarıyla ve tecrübeliymişçesine oynayan Alper Potuk tam da beklendiği gibi “büyük” takımların merceği altına girdi. İstanbul ‘a gideceğine dair birkaç şey yazıldı basında ancak o bana göre en doğru kararı vererek Eskişehirspor ‘da kaldı çünkü hala çok erkendi onun geleceğinin çok parlak olduğunu söyleyebilmek için. Aslında erken değildi ancak ülkemizde kaybolup giden onlarca yeteneği düşününce birazcık da çekingenliktendi belki de daha “sabırlı” düşünmemizin sebebi.


Eskişehirspor forması giyeceği 3. Sezona başlarken camianın beklentileri oldukça fazlaydı kuşkusuz. Büyük bir aksilik olmaması durumunda takımın vazgeçilmezi olacağını öngörmek hayalcilik olmayacaktı ki bu konudaki beklentileri tam anlamıyla karşıladı ve takımının en önemli parçalarından oldu. Takdir toplayan Eskişehirspor ‘un ona çok şey borçlu olduğu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sabrın sınırları zorlanmıştı ancak daha fazla dayanılmamıştı ve devre arasında Fenerbahçe onu kadrosuna katmak için ciddi girişimlerde bulundu. Yaşı ilerleyen Emre ‘ye alternatif yaratılmak istenmişti belki de. Ancak son görüşmelerde anlaşma sağlanamadı ve Alper Eskişehir ‘de kaldı. Adı büyük takımlarla anılan ve hatta son andaki anlaşmazlıklardan dolayı takımında kalan oyuncuların kaybolup gitmesi Türk futbol tarihinde oldukça fazla yer kaplamaktadır. Bu açıdan düşünüldüğünde hareketli günlerin ardından takımına mümkün olduğunca çabuk geri dönmesini, olası bir transferinin ona başarı getireceği yönünde yorumlamak ne kadar gerçekçi olurdu onu asla öğrenemeyeceğiz.


Alper takımında kalmıştı ve neredeyse aynı seviyede ve profesyonellikte futboluna devam etmişti. Abdullah Avcı ‘nın da dikkatini çekmiş ve Milli Takımın 3 hazırlık maçının kadrosunda bulunmuştu. Sadece Slovakya maçında 15 dakika forma giyse de bu durum Fenerbahçe vakkasından sonra kafasını çabuk topladığını daha büyük kesimlere duyurmasına yetmişti. Tabi ki de aklı artık sadece Eskişehirspor ‘da değildi ancak bir diğer büyük adımına kadar çalışmalarına devam edecekti. Ya da en azından bizim gözlemlediğimiz buydu.

Yıllardır birkaç isim dışında yıldız isimler yetiştirme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz Türk futbolu olarak. Avrupa ülkeleri arasında artık adımızın geçmemesinin de en büyük sebebi bu durumdur.  Yetenekli genç futbolcularımızı doğru politikalarla futbolumuza kazandırmalıyız artık ve tabi ki genç yetenekler de kendilerine yazık etmemelidirler. Bu sezona da – özellikle son 3-4 haftadır- çok iyi başlayan Alper Potuk için tek temennimiz potansiyeline uygun yerlere gelebilmesi. Modern futbolun kriterlerine yakışır futbol zekası maalesef ki çalışma ve mütevazilik olmadan bir hiçtir. Umarım ve eminim ki Alper de bunun farkındadır. Onun gibi daha birçok isimden bahsedebiliriz ve bahsedeceğiz de. 

Hiç yorum yok: