28 Haziran 2012 Perşembe

Güzel Futbol





Çeyrek final maçlarına baktığımızda sürpriz bir sonuçla karşılaştığımızı söyleyemeyiz. Maç maç değerlendirildiğinde “kazanacak” denen takımlar kazandı ve yarı finale gelindi. Turnuva öncesindeki yüksek ihtimalli çeyrek final takımlarının çeyrek finalde yer almadığı gibi yarı finalist takımların da yarı final de bulunması EURO 2012 dahilinde oynanan futbollar öncesinde olasılık dışı görünmekteydi. Ancak en iddialı adaylar Almanya ve İspanya dışında Portekiz ve İtalya ‘nın şampiyonada oynadıkları futbol herkesin takdirini kazandı turnuva öncesi hiç şans verilmediği gibi.
       

Dün oynanan ve ilk finalisti belirleyecek Portekiz – İspanya maçında Portekizli çalıştırıcı Paulo Bento bizlere orta saha baskısının nasıl yapılacağını gösterdi. Pası atan adama ve ya pası alacak adama değil de pas yollarını kapatmaya yönelik uygulanan pres alışılan İspanya ‘yı izlememize engel oldu. Yıllardır forvet sıkıntısı çeken Portekiz ‘in bu sorununun devam etmesine Ronaldo ‘nun gereğinden fazla sorumluluk almaya çalışması da eklenince skoru yakalayamadılar.
        


Statik bir forvet olan Negredo tercihi İspanya ‘nın golu bulmasını engelleyen bir faktör olarak değerlendirilebilir. Akıcı bir pas trafiğine dayanan futbol felsefelerinde kanat organizasyonlarından çok ortadan savunma arkasına kaçan forvet oyuncusunu bulma ve hatta forvet oyuncusu kullanmadan sadece paslarla rakip savunmayı geçme gibi stratejiler bulunuyor. Yan toplarla etkili olabilecek, ağır bir atak oyuncusu bu bağlamda engel teşkil etmektedir. Maçın ikinci yarısında Fabregas ‘ın oyuna girmesinin dengeleri İspanya lehine değiştirdiğini söyleyebiliriz ancak turnuva boyunca sürekli denenen bu taktiğin en büyük sıkıntısı gole bir türlü ulaştıramamasıdır. Çok organize ve kaliteli bir savunma hattı ile birlikte dünyanın sayılı kalecilerinden birine de sahip olan İspanya golü bulamasa da kalesinde de gol görmedi.
       

Maçların önem seviyesi arttıkça daha kaliteli, seyir zevki daha yüksek maçlar izlemeyi bekleyen futbolseverleri hayal kırıklığına uğratan bir oyun oldu ilk yarı final maçı. Futbolsuz geçecek iki aya son iki maç kalmışken tek isteğimiz adına yakışacak cinsten güzel maçlar izlemektir. Herkes bu gibi maçlarda önemli olanın turu geçmek olduğunun bilincinde ancak yine de beklenti içerisine girmemek imkansıza yakın. Umarız ki bu akşam oynanacak maç seyricilerin bu isteklerini karşılayabilir.

21 Haziran 2012 Perşembe

Teknik Direktör Etkisi




     
EURO 2012 heyecanı bugün oynanacak Çek Cumhuriyet – Portekiz çeyrek final maçı ile devam edecek. Çeyrek Finalist takımlara baktığımızda Rusya ‘yı görememek sürpriz olarak değerlendirilebilir. İtalya ve Hollanda da turnuva öncesi tahminleri boşa çıkaran ekipler olarak dikkatimizi çekiyor.
   

     Rusya ‘yı yenen EURO ’04 şampiyonu Yunanistan ‘ın çeyrek finale çıkabileceğini kimse beklemezdi. Savunma yapmayı çok iyi bilen jenerasyonlarından neredeyse hiçbir futbolcunun kalmamış olması ve de yeni yetişen oyuncuların kapasitelerinin onlardan çok uzakta olması bu durumun sebepleridir. Bunun yanına turnuva sürecinde sakatlanan ya da kart cezası alan futbolcuları da eklenince -ki bu isimler takımda öne çıkan isimlerdi- kimse bir sürpriz bekleyemezdi Yunanistan ‘dan. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen teknik direktör Fernando Santos ‘un elinde bulundurduğu değerleri bilerek en iyi şekilde kullanması onları bir üst tura çıkardı. Rakibe göre çok alt seviyede kalan kadro yapılarını oynamaya değil oynatmamaya yönelik kullanmaktan başka bir çarelerinin olmadığı bilerek bu yönde hareket eden Santos, 2004 ‘te tohumları atılan Yunanistan ekolünü iyice sağlamlaştırdı. Teknik direktörlerin bir takım için ne  derece önemli olduğunun çok güzel bir örneği olduğu rahatlıkla söyleyebiliriz.

      

     Turnuva öncesindeki düşünceler Hollanda ‘nın en ciddi şampiyonluk adaylarından olduğu yönündeydi. 2010 Dünya Kupası ‘ndaki başarılarının EURO ’12 ye de yansıyacağını, Hollanda takımının tarihine bakmaksızın düşünmenin ne kadar gerçekdışı olduğunu sergiledikleri performans gözler önüne serdi. Her turnuvaya kadrolarında dünyanın en üst düzey futbolcularıyla birlikte katılan Hollanda ‘nın en büyük ve hala çözemedikleri sorunu takım olamamaları. Devam eden bu soruna büyük bir teknik direktörlük hatası da eklenince sonuç hüsran oldu. Bir türlü atılamayan gole giden yolun sahayı forvet oyuncularıyla doldurmaktan geçtiğine inanan “mahalle” mantığıyla hareket eden van Marwijk, bir teknik direktörde bulunması gereken en önemli özellik olan oyuna müdahale konusunda  sınıfta kalarak Hollanda tarihine kara bir leke sürdü. Özellikle savunma oyuncularında sıkıntı çeken Hollanda ‘nın yeni bir yapılanamaya gitmesi gerektiği aşikar.
      

     Yine bir teknik direktörlük farkıyla İtalya, son yılların yükselen değeri, genç, ateşli Hırvatistan ‘ı turnuvanın dışına itti. Şikeyle çalkalanan ve de bunun yanında kadrolarında neredeyse hiçbir üst düzey futbolcu bulunduramayan İtalya ‘dan yine şike skandalıyla geldikleri 2006 yılındaki başarılarını geçtim gruptan çıkmalarını bile kimse beklemiyordu. Tam bir taktiksel deha olarak nitelendirebileceğimiz Prandelli, İtalya ‘nın turnuva takımı olma özelliğinden de faydalanarak takımına beğeni toplayan bir futbol oynattı. Özellikle Hırvatistan maçının ilk yarısındaki futbolları turnuvanın öne çıkan performanslarından biri oldu. Turnuvadaki ömürleri bilinmez ancak şimdiden tebriği hak ettiklerini söyleyebiliriz.
      



     Teknik direktörlerin bir takımın en önemli parçalarından olduğu bu gibi turnuvalarda çok daha rahat anlayabiliyoruz. Yapılacak hamleler, uygulanacak taktikler ve de değişecek oyuncular kısa süreli maratonlarda neredeyse oyuncuların yetenekleri kadar büyük önem taşıyor. Almanya ve İspanya ‘nın yine sivrilmelerinde yatan faktör de budur. Takımın nasıl oynaması gerektiğini bilen ve her türlü durumda uygulanacak planları olan teknik direktörleri onların en büyük avantajlarından  (İspanya ‘nın İtalya maçında forvetsiz çıkması hariç). 

5 Haziran 2012 Salı

Almanya EURO '12


   
   
Almanya Milli Takımı EURO 2012’ye Türkiye, Belçika, Avusturya, Azerbaycan ve Kazakistan’ın bulunduğu gruptan 10’da 10 yaparak geldi. Şimdi de Hollanda, Danimarka ve Portekiz’in bulunduğu B grubunda mücadele edecek.

AVRUPA ŞAMPİYONASI GEÇMİŞİ:

Katıldığı Yıllar : 1972 – 1976 – 1980 – 1984 – 1988 – 1992 – 1996 – 2000 – 2004 – 2008
Şampiyon : 1972 – 1980 – 1996
Final : 1976 – 1992 – 2008
Yarı Final : 1988

KADROSU:

Kaleci: Manuel Neuer  (BAYERN MUNICH), Tim Wiese (WERER BREMEN), Ron-Robert Zieler                                   (HANNOVER 96)
               
Defans: Philipp Lahm ( BAYERN MUNİCH), Per Mertesacker (ARSENAL), Jerome Boateng (BAYERN MUNICH), Holger Badstuber (BAYERN MUNICH), Mats Hummels (BORUSSİA DORTMUND), Benedikt Höwedes (SCHALKE 04), Marcel Schmelzer (BORUSSİA DORTMUND)
                
Orta Saha: Lukas Podolski (ARSENAL), Bastian Schweinsteiger (BAYERN MUNİCH), Mesut Özil (REAL MADRID), Thomas Müller (BAYERN MUNICH), Sami Khedira (REAL MADRID), Toni Kroos (BAYERN MUNICH), Mario Götze (BORUSSIA DORTMUND), Andre Schürrle (BAYERN LEVERKUSEN), Lars Bender (BAYERN LEVERKUSEN), Marco Reus (BORUSSIA MÖNCHENGLADBACH), İlkay Gündoğan (BORUSSIA DORTMUND)
               
Forvet: Miroslav Klose (LAZIO), Mario Gomez (BAYERN MUNICH)
                
Teknik Direktör: Joachim Löw


           
ÖNE ÇIKAN İSİMLER:
          
Manuel Neuer: Turnuvanın en iyi iki üç kalecisinden biri olan Neuer her zaman güven veren bir kaleciye sahip olan Alman Milli Takımının şu anda en güvendiği isimlerden biri. Takım savunmasını iyi uygulayabilen hiçbir takımın istemeyeceği kaleci hatalarından gol yeme sorununun Almanya ‘nın başını ağrıtamayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yeteneğinden kimsenin şüphe duymadığı Neuer ‘nin bu sezon gösterdiği istikrarlı ve başarılı performansı akıllara gelebilecek “acaba?” sorusuna izin vermeyecektir.
          
Mesut Özil: Alman futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en yetenekli futbolcu. Yaratıcı futbolcu eksikliğinin en çok hissedildiği yer olan Almanya ‘nın bu sorunu kökten çözdüğünü sadece bu sezonki 32 asist ve 8 gollük performansına bakarak bile anlayabiliriz. Yeni tip “10 numara” özelliklerinin tamamına sahip olan 23 yaşındaki yıldız tüm dünyanın gözünü üzerine çoktan çekmiş olsa da uluslararası platformda da bir kupa kazanması hak ettiği künyeye genç yaşta ulaşmasını sağlayacaktır. Almanya ‘nın kadro yapısına baktığımız anda birbirinden değerli yıldızlar dikkatimizi çekecektir ancak Mesut ‘nun üstleneceği rol çok kilit bir rol olacaktır.   
          
Bastian Schweinsteiger: Profesyonellik ve çalışkanlık konusunda dünyanın sayılı orta sahalarından olan Schweinsteiger, 6 haftasını sakat geçirdiği bu sezonda oynayabileceği hemen hemen her maçta oynadı ki onun seviyesindeki tecrübeye ve sürekliliğe sahip olan bir futbolcu için bir sezonluk değerlendirme gerçekçi olmayacaktır. Takım oyununun ve maçlara hakim olmanın en önemli parçalarından biri olan orta saha üstünlüğü için kullanılabilecek en iyi oyunculardan biridir. Bu durum da onu takımında çok önemli bir yere taşımaktadır.             

          
Mario Gomez: Hem EURO 2008 ‘de hem de 2010 Dünya Kupası ‘nda kaçırdığı gollerle dikkatleri üzerine çeken Gomez, Bayern Munich formasıyla başarılarına devam ediyor. Ligde 33 maçta 26 gol, Şampiyonlar Ligi ‘nde 14 maçta 13 gol atarak yakalanması zor bir istatistik yakaladı. Bu performansını bu sefer milli takımını da taşıyacağı düşünmek hele ki Klose ‘nin artık iyice yaşlandığını bu düşüncelere ekleyince tüm Almanya destekçilerinin işine gelecektir. Böylesine yüksek bir gol ortalaması yakalayacak kalitedeki bu futbolcunun sergileyeceği iyi bir performans sadece futbolseverleri mutlu etmekle kalmayıp Almanya ‘yı da en kuvvetli favorilerinden olduğu kupaya götürecektir.
          
Thomas Müller: 2010 Dünya Kupası ‘na Gol Kralı olarak ve de bunu başaran en genç futbolcu olarak damgasını vurdu. Çok hareketli ve basit futbol oynayarak tam bir Alman ekolu temsilcisi gibi işini en iyi şekilde yapıyor. Hücumcu özellikleri biraz daha ağır bassa da orta sahadaki dengelerin korunmasında da katkı sağlıyor ki bu özelliği onu Löw ‘ün vazgeçilmezleri arasına sokuyor. 2 senedir sergilediği göz kamaştırıcı performans onu hem en çok merak edilen hem de aynı zamanda en çok şey beklenen oyuncu yapıyor Almanya adına. Sene içinde yaptığı şeyler Almanya ‘yı iddialı hale getirirken turnuvada yapacakları da bu iddiaların gerçekliğini etkileyecektir.

Mario Götze: Geleceğin en önemli yıldızlarından biri olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Onun adına EURO 2012 ‘de pek fazla bir şey ummak gerçekdışı olsa da bulabileceği herhangi bir şansın hem fazlasıyla hakkını verecek hem de izleyenlere seyir zevki yaşatacaktır. Dortmund ‘un Avrupa sahnesinde daha çok rol alması onu daha fazla izleme şansını verecektir bize. Bununla beraber milli takım formasını kazanma ihtimali de fazlasıyla artacaktır.

Genel Değerlendirme:

Katıldığı 10 turnuvanın 3 'ünde şampiyon 3 'ünde 2. ve de birinde 3. olan tam bir turnuva takımı Almanya. Bu turnuvada da en ciddi favorilerden biri olduklarından kimsenin şüphesi yoktur. Şans faktörüne yer vermeyen bir futbol felsefeleri olsa da yaşayacakları en ufak bir şanssızlık bile onların önünde durabilecek ender faktörlerden. Oturttukları sistemi teknik kapasitesi çok yüksek olan ve her an her şeyi yapabilecek yeteneğe sahip olan Mesut Özil ile tabiri caizse süsleyen Almanya pek fazla zayıf noktaya sahip değil gibi gözüküyor. Defansın ortasında forma giyme şansı olan oyuncuların ağır oluşu eğer takım savunmasını çok başarılı bir şekilde yapıyor olmasalardı büyük bir dezavantaj olabilirdi ancak sahip oldukları bu artı karşılaşabilecekleri tehlikenin olasılığını bir nebze olsun azaltabiliyor. Löw 'ün aklında bulunabilecek her türlü planın en iyi şekilde analiz edilmemesi durumunda ve üst düzey yeteneklerin eksiksiz kontrol edilememesi durumunda rakiplerini çok zorlu maçlar bekleyecektir. 

4 Haziran 2012 Pazartesi

İspanya EURO'12



İspanya; Çek Cumhuriyeti, İskoçya, Litvanya ve Liectenstein’in bulunduğu I grubunu 1.tamamlayarak Euro’12 ye direk katılmaya hak kazandı. İspanya turnuvada İtalya, İrlanda ve Hırvatistan ile C grubunda mücadele edecek.

Avrupa Şampiyonası Geçmişi

Katıldığı Yıllar    = 1964 – 1980 – 1984 – 1988 – 1996 – 2000 – 2004 - 2008
Şampiyon           = 1964 - 2008
Final                     = 1984
Yarı Final             =

Takım Kadrosu

Kaleci                   = Casillas (REAL MADRİD) – Valdez (BARCELONA) – Reina (LİVERPOOL)

Defans                = Pique (BARCELONA) – Sergio Ramos (REAL MADRİD) –Arbeloa (REAL MADRİD) – Albiol (REAL MADRİD) – Juanfran (A.MADRİD) – Alba (VALENCİA)

Orta Saha            = Xavi (BARCELONA) – İniesta (BARCELONA) – Fabregas (BARCELONA) – Busquets (BARCELONA) – Xabi Alonso (REAL MADRİD) – Martinez (A.BİLBAO) – Mata (CHELSEA) – David Silva (M.CİTY) – Cazorla (MALAGA) – Navas (SEVİLLA)

Forvet                 = Torres (Chelsea) – Llorente (A.BİLBAO) – Negredo (SEVİLLA) - Pedro (BARCELONA)

Teknik Direktör = Vicente Del Bosque

Öne Çıkan İsimler

İker Casillas = Milli takımın en tecrübeli ve en fazla forma giyen oyuncusu İker Casillas Euro’12 de takımının kaptanlığını yapacak. Dünya’nın tartışmasız en iyi birkaç kalecisinden biri ki benim kişisel fikrim şu anda en iyisi olduğu yönünde. 13 yıldır hem Real Madrid’in hem de İspanya milli takımının kaleciliğini yapıyor. Bu yıl da harika bir sezon geçirdi ve takımının lig şampiyonluğunda önemli bir rol üstlendi. İspanya için her hangi bir maçta işler ters giderse tek başına maçı kurtarabilecek yeteneğe ve motivasyona sahip. Her turnuvada olduğu gibi bu turnuvada da adından fazlasıyla söz ettireceği kesin.

Gerard Pique = Barcelona’ya geldiğinden beri yükselen grafiği ve hep üstüne koyarak oynaması onu şu günlerde Dünya’nın en iyi savunmacıları arasına aldı. 25 yaşında olmasına rağmen müthiş bir tecrübeye sahip ve fiziksel anlamda da sınırları zorluyor. Bu sezon Barcelona’da yeri geldi tek başına stoper oynadı. Topu oyuna sokmadaki becerisi pasa dayalı futbol oynayan İspanya milli takımı için çok önemli.

Xavi = Turnuvanın en teknik oyuncusu olarak tanımlayabileceğimiz Xavi mental açıdan da müthiş bir olgunluk içinde. Kariyerinin son dönemecine giren yıldız futbolcu İspanya milli takımının en iyisi konumunda. İspanya her ne kadar müthiş yeteneklere sahip olsa da herkes Xavi’nin ayağına bakacak bu turnuvada. Del Bosque de takımı haliyle Xavi’nin üstüne kuracaktır. İnanılmaz pasları, oyunu okuma ve kurma becerisi gibi üst düzey yetenekleri ile sadece takımını değil bütün bir maçı kontrolü altına alabilir. İspanya’nın oynayacağı her maç hem tempo hem de skor anlamında muhtemelen Xavi nasıl isterse öyle şekillenecektir.

İniesta = Xavi için söylenebilecek herşeyi İniesta için de rahatlıkla söyleyebiliriz. Yıllardır Xavi ile birlikte oynayan Katalan yıldız, Xavi bıraktığında hem İspanya’nın hem de Barcelona’nın Xavi’si olacağı kesin. Aralarındaki muhteşem uyum hem onları hem de takımlarını inanılmaz yerlere getirdi ve getirmeye de devam ediyor. Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi ikilisi olarak sayabiliriz kendilerini . Xavi’nin üstlendiği oyun kurucu rol İniesta’yı biraz daha ofansif anlamda rahatlatıyor ve daha çok gole dönük oynamasını sağlıyor. Forvet sıkıntısı çeken İspanya’da İniesta bu sorunu çözmede önemli rol oynayabilir.

Torres = Müthiş yeteneklere ve altın bir kariyere sahip olan Torres tam da turnuva öncesi çok kötü birsezon geçirdi. Özellikle sezon başındaki performansıyla İspanya milli takımına çağrılamayacak haldeydi. Ancak sezon sonunda biraz da olsa gol atmaya başlaması ve takımının Şampiyonlar ligi şampiyonu olması onun özgüveni ve motivasyonu için çok önemli. Forvetler için çoğu zaman yeteneklerinden çok mental özellikleri öne çıkar. Fernando Torres yetenekleriyle tartışılmayacak bir oyuncu ama mental açıdan kendini toparlayamazsa kötü geçen bir sezonu hüsranla bitirmek zorunda kalır. Ancak özgüvenini toparlar ve sadece gol atmaya başlarsa hem kendini hem de İspanya’yı yine zirveye çıkarır.

Llorente = A.Bilbao’nun istikrarlı golcüsü Llorente bu yıl da çok başarılı bir sezon geçirdi. Toplamda 29 gol atan yıldız oyuncu takımıyla da Avrupa Ligi finali oynadı. D.Villa’nın yokluğu ve Torres’in belirsizliğinde İspanya için altın değerinde bir forvet. Oyun tarzı olarak top tutma becerisiyle İspanya’nın pas trafiğini bir hayli pozitif etkileyecektir ancak takımın temposuna kendisini uydurması gerekiyor. Ceza sahasına geçip orta beklerse yanlış bir hamlede bulunmuş olur zira İspanya kanatlardan ziyade orta alandan ilerlemeyi tercih eden bir takım. Del Bosque – Xavi – Llorente üçlüsü arasında iyi bir uyum olması Llorente’yi gol krallığına bile taşıyabilir.

Genel Değerlendirme

Son iki büyük turnuvayı hem oyun hem de skor anlamında domine eden İspanya,98 ve 2000’de kupaları alan ancak sonrasında hüsrana uğrayan Fransa gibi bir duruma düşmek istemiyor. Takım kadro kalitesi son seviyelerde. Del Bosque taktik anlamında takımı yine Xavi – İniesta üstüne kuracaktır. Kadrodaki orta saha bolluğundan da anlaşılacağı gibi yine bol paslı ve oyuna hakim bir İspanya izleyeceğimiz kesin. İspanya turnuvanın en büyük favorilerinden biri ancak bazı eksikleri var. Puyol ve David Villa’nın sakatlıklarından dolayı turnuvada olamayacak olmaları İspanya açısından büyük bir dezavantaj. Villa’nın sakatlığı ve Torres’in formsuzluğunda forvet hattında ciddi bir sıkıntı var. Del Bosque bu sıkıntıyı gole dönük orta saha oyuncuları Mata, Silva, Cazorla ve Navas gibi isimlerle aşmaya çalışacaktır. İspanya turnuvanın en geniş kadrosuna özellikle de orta sahasına sahip. Del Bosque’nin bu konuda yapacağı seçimler İspanya’nın da turnuvada kaderini belirleyecek. Euro’08 ve 2010 Dünya Kupası’nın ardından bu kupada da zafere ulaşılması halinde İspanya, Pele’li yılların Brezilya’sına rakip olacak bir takım haline gelecektir.

3 Haziran 2012 Pazar

İngiltere EURO '12




 Karadağ, İsviçre, Galler ve Bulgaristan’ın bulunduğu gruptan birinci olarak çıkan İngiltere, EURO 2012 ‘ye direk katılmaya hak kazandı. Turnuvada Ukrayna, İsveç ve Fransa ile birlikte D grubunda mücadele edecek.

AVRUPA ŞAMPİYONASI GEÇMİŞİ:

Katıldığı Yıllar : 1968 – 1980 – 1988 – 1992 – 1996 – 2000 – 2004
Şampiyon : -
Final : -
Yarı Final:  1968 - 1996

KADROSU:

Kaleci: Joe Hart (MAN. CITY), Robert Green (WESTHAM UTD), Jack Butland (BIRMINGHAM)
              
Defans: Glen Johnson (LIVERPOOL), Ashley Cole (CHELSEA), Gary Cahill (CHELSEA), John Terry (CHELSEA), Leighton Baines (EVERTON), Joleon Lescott (MAN. CITY), Phil Jones (MAN. UTD), Phil Jagielka (EVERTON)
              
Orta Saha:Steven Gerrard (LIVERPOOL), Scott Parker (TOTTENHAM), Jordan Henderson (LIVERPOOL), Ashley Young (MAN. UTD), Theo Walcott (ARSENAL), James Milner (MAN. CITY), Stewart Downing (LIVERPOOL), Alex Oxlade-Chamberlaine (ARSENAL),
              
Forvet: Andy Carroll (LIVERPOOL), Wayne Rooney (MAN. UTD), Jermain Defoe (TOTTENHAM), Danny Welbeck (MAN. UTD)
              
Teknik Direktör:Roy Hudson

              

ÖNE ÇIKAN İSİMLER:

            
Wayne Rooney: Yeni bir tarza geçiş aşamasında olan forvet mevkisi, hücum oyuncularının topla daha çok oynamalarını ve orta sahaya kadar sokulup oyunun kurulum aşamasında da rol almalarını zorunlu hale getiriyor. Ve belki de bu akımın öncüsü konumunda bulunan isim Rooney ‘dir. Bu sezon sergilediği 27 gol 5 asistlik performansı kulübü için ifade ettiği şeylerin yanında artık kupa kazanmak isteyen İngiltere için de taşıdığı anlamı gösteriyor bizlere. Komple bir futbolcu olan Rooney de başarılarına böylesine bir kupa ekleyerek zaten çoktan girmeyi garantilediği efsaneler listesindeki yerini sağlamlaştırmak isteyecektir. Bu mutualizm çerçevesinde, her turnuva öncesinde söylenen “bu sefer İngiltere kazanacak” klişesi gerçeğe dönüşebilir.
            
Joleon Lescott: 44 yıl aradan sonra gelen City şampiyonluğunda Kompany ile oluşturduğu sağlam defans ikilisiyle çok önemli bir paya sahipti Lescott. Hem takım arkadaşlarına hem de taraftarlarına güven veren sakinliği ve yeteneği onu Hodgson ‘ın birinci tercihi yapar mı bilinmez ama o formayı giymeyi sonuna kadar hak ettiğini söyleyebiliriz. Görmeye alıştığımız Terry – Ferdinand tandeminin EURO 2012 ‘de kurulamayacak olması onu formaya biraz daha yaklaştıran faktörlerden bir diğeri. Bunun yanında Cahill ve Terry ‘nin sakatlıklarından dolayı belirsiz olan durumları Lescott ‘ın formasını kesinleştirse de bir oyuncu ancak takımıyla beraber yükselebilir özellikle de defans oyuncuları. Sonuç olarak Cahill ve Terry ‘nin durumu onun performansını doğrudan etkileyecektir.
            


Steven Gerrard: İngilizlerin yaptığı en iyi işlerden biri olan orta saha yetiştirmek konusundaki başyapıt kesinlikle Gerrard ‘dır. Sakatlıklarla boğuştuğu bu sezonda takımıyla sadece 18 lig maçına çıkabildi. Maç kondisyonunun eksikliği bir dezavantaj olarak dursa bile onun tecrübesinde ve yeteneğindeki bir yıldız için çok da etkileyici bir eksiklik olmayacaktır. Sadece önderliğini üstleneceği İngiltere Milli Takımı değil tüm futbolseverler ondan çok şey bekliyor ve izlemek için sabırsızlanıyor. Hayatını adadığı Liverpool ile hiç lig şampiyonluğu göremeyen kaptan hak ettiği başarıyı ülkeler bazında kazanmayı herkesten çok istiyordur ve bu olası başarı için onun yapacakları çok önemli bir yerdedir.    
            
Ashley Cole: Ofansif bek kavramının en önemli temsilcilerindendir ancak çoğu meslektaşının aksine defansif anlamda da kusursuza yakın oynayabilen Cole bu açıdan takımının kritik bir parçası. Chelsea formasıyla çok sayıda büyük maça çıkan ve bu sayede üst düzey bir tecrübe kazanan 32 yaşındaki yıldız için turnuva maçlarını oynamayı çok iyi biliyor diyebiliriz. Yetenek kadar bahsettiğim tecrübenin de bir oyuncunun performansını etkilediğini göz önünde bulundurursak Cole ‘un standartlarında ve belki daha da üstünde bir performans sergileyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.   
            
Scott Parker : Lampard ‘ın beklenmedik şekilde sakatlanmasından ve şampiyonayı kaçıracak olmasından sonra Parker ‘ın üzerine düşecek sorumluluk katlarca arttı. Bu durum agresif tarzını biraz daha sakin ve sorumluluk bilince ulaşmış bir tarzla değiştirmesini gerektirecektir. En azından finale çıkmayı isteyen ve sabrı tükenmeye başlayan İngiltere ‘nin bu isteklerinin karşılanması için Parker ‘ın yapması gereken şeyleri başarıyla yapması gerekecektir. Yıllardır İngiltere Ligi ‘nde forma giyen tecrübeli yıldızın sergilediği performans bu yükün altından kalkacağını rahatlıkla söyleyebilmemizi sağlıyor.

          
Genel Değerlendirme

Her turnuva öncesinde "bu sefer olacak, bu sefer İngiltere şampiyon!" iddialarını ısrarla her turnuvada yerle bir eden, beklenenden her zaman çok fazla uzakta olan İngiltere Milli Takımı EURO 2012 öncesinde de aynı hislere sahip. Dünyanın en önemli yıldızlarından oluşan, çok kaliteli bir kadroya sahip olmalarına rağmen tarihlerinde bir final bile bulunduramayan İngiltere sadece taraftarlarını değil herkesi hayal kırıklığına uğratmamak istiyor bu turnuvada. Ki zaten iyi yakalanan bir kimya ile bunu yapacak güce fazlasıyla sahipler. Kağıt üzerinde değerlendirdiğimizde -oyuncular ve istatistikleri- yarı finale çıkmalarının çok normal bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz ama yine aynı rahatlıkla kafamızda kocaman bir soru işareti oluşabilir. İyi bir İngiltere 'nin oynayacağı futbolun seyir zevki hat safhada olacaktır ve umarım ki bir gün o güzelliği izleyebiliriz. EURO '12 için de yine aynı umutlarla ve sadece futbolcu profillerini düşünerek İngiltere 'nin şampiyonluk adaylarından olduğu söyleyebiliriz.

2 Haziran 2012 Cumartesi

Hollanda EURO'12


Hollanda; İsveç, Macaristan, Finlandiya, Moldova ve San Marino’nun bulunduğu E grubunu 1.tamamlayarak Euro’12 ye direk katılmaya hak kazandı. Hollanda turnuvada Danimarka, Almanya ve Portekiz ile B grubunda mücadele edecek.

Avrupa Şampiyonası Geçmişi


Katıldığı Yıllar     = 1976 – 1980 – 1988 – 1992 – 1996 – 2000 – 2004 - 2008
Şampiyon           = 1988
Final                      =
Yarı Final              = 1992 – 2000 - 2004

Takım Kadrosu

Kaleci                   = Stekelenburg (ROMA) – Vorm (SWANSEA) – Tim Krul (NEWCASTLE)

Defans                = Mathijsen (MALAGA) – Heitinga (EVERTON) – Boulahrouz(STUTTGART) – Bouma (PSV) – Van der Wiel (AJAX) – Vlaar (FEYENOORD) – Anita (AJAX) – Willems(PSV)

Orta Saha            = Rafael van der Vaart (TOTTENHAM) – Sneijder (İNTER) – Van Bommel (MİLAN) – Nigel de Jong (MANCHESTER CİTY) – Robben (BAYERN) – Schaars (SPORTİNG) – Strootman (PSV) – Mayer (AZ)

Forvet                 = Kuyt (LİVERPOOL) – Robin van Persie ( ARSENAL) – Huntelaar (SCHALKE 04) – Afellay (BARCELONA) – Luuk de Jong (Twente) – Lens (PSV) – Siem de Jong (AJAX) – Narsingh (HEERENVEEN)

Teknik Direktör = Bert van Marwijk

Öne Çıkan İsimler

John Heitinga = Daha çok hücum silahlarıyla öne çıkan Hollanda için savunmadaki önemli isimlerden biri Heitinga. Bu sezon Everton’da gösterdiği başarılı performansı Hollanda’ya da taşıyacağından eminim. Performansı Hollanda için çok önemli

Sneijder = Sneijder geçen sezonlardan ziyade bu sezon daha negatif bir sezon geçirdi. Sakatlıklarla sorunlar yaşayan Sneijder’in yer yer olmaması belki de İnter’in kötü performansının tek sebebi. Kötü bir sezon geçirmiş de olsa Sneijder hem Hollanda’nın hem de turnuvanın yine en gözde isimlerinden olacaktır.

Robben = Arjen Robben bu sezon Bayern Münih’in Barcelona ve Real Madrid’e rağmen Şampiyonlar Ligi’nde final oynamasında en önemli isimdi. Hollanda için de yine en önemli isim olacak turnuvada. Bireysel yeteneklerinden kimsenin kuşkusu yok ama takımı ile de uyum içinde olursa turnuvada çok daha iyi bir Hollanda ortaya çıkarabilir.

Van Persie = Van Persie Arsenal ile bu sezon çıktığı 47 maçta 37 gol 15 asist ile adeta kariyerinin altın sezonunu yaşadı. Her şekilde gol atma yeteneğine sahip yıldız futbolcu turnuvada da gol krallığına göz kırpıyor ki benim bireysel görüşüm gol krallığına ulaşıcağı yönünde. Van Persie bu muhteşem sezonu bir de Avrupa Kupası’yla süslemek için elinden geleni yapacaktır.


Genel Değerlendirme

Hollanda bu sene de Almanya ve İspanya ile turnuvanın en güçlü üç adayından biri. 2010 Dünya kupasında final oynayan Portakallar bu sefer turnuvanın sonunu getirmek istiyor. Takımın en önemli üç ismi Robben, Sneijder ve Van Persie’nin performansları çok önemli. Ancak sadece bu bireysel yetenekler şampiyonluk için yeterli olmaz. Takım özellikle savunma yönünde gelişme gösterebilirse Şampiyonluk çok da uzak olmaz. Hollanda takımını bu turnuvada tek bir sonuç memnun edebilir o da şampiyonluk. 

1 Haziran 2012 Cuma

Polonya EURO '12






Ev sahibi kontenjanından dolayı turnuvaya eleme oynamadankatıldılar. EURO 2012 ‘de Yunanistan, Rusya ve Çek Cumhuriyeti ‘nin bulunduğu Agrubunda mücadele edecekler.

AVRUPA ŞAMPİYONASIGEÇMİŞİ:
Katıldığı Yıllar: 2008
Şampiyon : -
Final : -
Yarı Final: -

KADROSU:

Kaleci: Wojciech Szczesny (ARSENAL),Przhmyslaw Tyton (PSV), Grzegorz Sandomierski (JAGIELLONIA BIALYSTOK)

Defans: Marcin Wasilewski(ANDERLECHT), Jakub Wawrzyniak (LEGIA WARSAW), Lukasz Piszczek (DORTMUND), Grzegorz Wojtkowiak (LECH POZNAN), Damien Perquis (SOCHAUX), Sebastian Boenisch (WERDER BREMEN),Marcin Kaminski (LECH POZNAN),
Orta Saha: Dariusz Dudka (AUXERRE), Jakub Blaszczykowski(DORTMUND), Rafal Murawski (LECH POZNAN), Ludovic Obraniak (BORDEAUX), AdrianMierzejewski (TRABZONSPOR), Maciej Rybus (TEREK GROZNY), Adam Matuszczyk(FORTUNA DUSSELDORF), Kamil Grosicki (SIVASSPOR), Eugen Polanski (MAINZ), RafalWolski (LEGIA WARSAW),

Forvet: Robert Lewandowski (DORTMUND), Pavel Brozek (CELTIC), Artur Sobiech (HANNOVER 96),

Teknik Direktör: Franciszek Smuda


ÖNE ÇIKAN İSİMLER:

Robert Lewandowski: Bu sezon Dortmund formasıyla ligde çıktığı 34 maçta 22 gol ve9 asistlik müthiş bir performans sergileyen Lewandowski takımının her şeyiolarak görülüyor. Fazla iddialı olmayan takımlar için iyi bir forvetyapabilecekleri sürprizin olasılığını arttırma açısından çok büyük önem taşırve de tam olarak bu konuda Lewandowski devreye giriyor. Tabi ki de takımarkadaşları Piszczek ve Kuba da takımlarının önemli silahlarından ancak yıldızforvetin oynayacağı kilit rol onların birer adım üzerinde.

Lukasz Piszczek: Defansın sağında forma giyen futbolcu Dortmund ‘un damgasınıvurduğu sezonda Almanya ‘da en çok dikkat çeken isimlerden biri oldu. 4 gol ve8 asistlik performansı bir bekten umulan ofansif destek konusunda ne kadarbaşarılı olduğu anlamamızı sağlıyor. 34 lig maçının 32 ‘sinde forma giymesi aynızamanda istikrarlı bir isim de olduğu ve de dolayısıyla takımı için ne dereceönemli olduğu gösteriyor bizlere.

Jakub (Kuba) Blaszczykowski: Sağ kanadın etkili ismi diğer iki isim gibi Dortmundforması giymektedir. Bu sezon çıktığı toplam 48 maçta 11 gol atıp 14 de asistyapan Kuba, Dortmund ‘un yarattığı başarılı kadronun Polonya adına kattıklarınınönemli parçalarından. Hem takım oyununu hem bireysel oyunu çok güzel birşekilde sergileyen futbolcu Polonya ‘nın en güvendiği oyunculardan.


Genel Değerlendirme

Üç farklı mevkide üç Dortmundforması giyen başarılı futbolcuyu kadrosunda bulunduran Polonya Takımı buisimlerin uyumundan fazlasıyla faydalanmaya çalışacaktır. Ev sahibi olmalarınınyanında böylesine bir avantaja sahip olan Polonya, Rusya ve Çek Cumhuriyeti ilebirlikte grupta eşit şanslara sahip. İlk bakışta diğer iki takımdan birazcıkgeride de dursa bahsettiğim konular dikkate alındığında Çeyrek Finalşanslarının olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki de ev sahibi olmak bazı zamanlardadezavantaj da olabilmektedir öylesi bir durumda gruptan çıkma ihtimallerindenbahsedemeyiz ancak EURO 2012 ülke futbolları adına bir adım niteliğitaşıyabilecek durumda.