13 Aralık 2012 Perşembe

Antrenör Takımı



Barcelona ‘nın başındayken kazandığı kupalar ve kırdığırekorlarla her zaman gündemde olan Guardiola, şu günlerde ailesiyle Amerika ‘datatil yapmaktadır ancak gündemi süslemeye de aynı şekilde devam etmektedir. Birsüre kafasını dinlemek istediğini her fırsatta belirtmesine rağmen neredeyseher gün yeni bir transfer haberini okuyoruz. Takım yöneticilerini, Guardiola‘nın bahsettiği sürenin ne kadar olacağının bilinmemesi mi umutlandırıyor yoksaonu o kadar çok istiyorlar ki bir ihtimal diyip tekliflerini her geçen gün yineliyorlarmı onu bilemeyiz ancak taliplerinin çok olduğu su götürmez bir gerçektir.

Künyesinde bulunan başarılara şöyle bir baktığımızda neredeyseimkansıza yakın bir tabloyla karşılaşıyoruz. 2 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 3La Liga şampiyonluğu, 2 Süper Kupa, 2 Kral Kupası ve de 3 İspanya Süper Kupası kazanmayıbaşaran 41 yaşındaki Guardiola bu başarılara 4 sezonda ulaştı. Barcelona B ‘yibir sene çalıştırdıktan sonra Rijkaard ‘ın yerine takımın başına getirilmiştive teknik direktörlük geçmişi sadece bu 5 seneden oluşmaktadır. Tecrübe, tabiki de sadece yıllarla oluşmaz ancak sadece kazanılan kupalardan kaynaklandığınısöylemek de hiç sağlıklı olmayacaktır. Bu temelden yola çıkarak düşündüğümüzdeyöneticilerin takımlarının başına “tecrübeli” teknik direktörleri getirmeyiamaçlamaları mantıklı bir yol olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü farklı takımlarlabaşarılara ulaşmış isimlerin takımınızı kupalara ulaştırması daha kuvvetli birolasılıktır.


Yukarıda çizdiğim teknik direktör portresine baktığımızdaGuardiola ‘nın bu tanımlamaya tam anlamıyla uyduğu söyleyemeyiz. İçindeyetiştiği, son yılların en dominant ekolüne kazandırdığı kupalar onu inanılmazbir “ekol” teknik direktörü yapmaktadır ancak farklı yapılardaki ve yabancısıolduğu ekiplerde yapabilecekleri hakkında soru işaretlerini de doğurmaktadır.Sadece bu açıdan baktığımızda özellikle güçlü sermayeler tarafından yönetilentakımların ağzını, Mourinho ‘nun daha çok sulandırmasını beklemek saçmaolmayacaktır. Her ne kadar Guardiola ‘ya göre çok fazla “eksik”leri olsa da gittiğiher farklı ligde ve her farklı takımda üst düzey başarılara ulaşmıştır ki tamolarak bu konuda bir “tecrübe”sizlikten bahsedebiliriz Guardiola adına.


Son günlerde çıkan haberler ışığında düşündüğümüzde, gelecekyaz transfer döneminde İngiltere ‘ye gitme ihtimalinin yüksek olduğunugörüyoruz tabi bir yere gidecekse. İspanya dışında pek bir yer görmeyenGuardiola ‘nın, lig yapıları oldukça farklı olan bir yere, İngiltere ‘yegitmesi acaba onun için doğru bir karar mı olacak? Özellikle Barcelona ‘nınfutbolundan çok farklı futbol oynanan bir ülkenin takımının beklentilerinikarşılayabilecek mi? Olası bir senaryo olan Guardiola ‘nın başarıya ulaşmasıdurumunda o, gerek karizmasıyla gerekse geçmişinden gelen sempatisiyle adındanyıllarca söz ettirecektir ve “farklı farklı” takımların başında “farklı farklı”kupalar kazanacaktır.

11 Aralık 2012 Salı

Süper Lig 15.Hafta


HAFTANIN TAKIMI GALATASARAY


Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkan Galatasaray, Şampiyonlar Ligi dönüşü bir maçta Sivasspor’u 3-1 yendi ve zorlu bir dönemeçi geride bıraktı. Galatasaray hava ve saha dezavantajına rağmen ligin iyi ekiplerinden Sivasspor karşısında aldığı bu galibiyetle haftanın takımı oldu. Umut ve Burak’ın golleriyle rakibini geçen Galatasaray, Fenerbahçe derbisi öncesi hem golcülerine olan güvenini tazeledi hem de olası bir puan kaybına mani oldu.

HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : KARABÜKSPOR


Aslında çok zor günler yaşayan Gaziantepspor geçtiğimiz hafta Galatasaray deplasmanında sürpriz bir puan almıştı ancak Mesut Bakkal ‘ın yönetimiyle ve Ahmet İlhan Özek ‘in saha içerisindeki patlamasıyla yükselişe geçen Karabükspor ‘a 0-2 mağlup oldu. Skibbe ‘nin bıraktığı tabiri caizse enkazı toparlamaya çalışan ligimizin “tecrübeli” teknik direktörlerinden Mesut Hoca umarız ki istediği yerlere, istikrarlı bir şekilde ulaşır.

HAFTANIN OLAYI : 
Akhisar – Antalya maçı aşırı yağmur nedeniyle ertelenirken, Akhisarlı taraftarlar açık tribünde bulunan ve dolayısıyla yağmur altında kalan Antalyalıları yanlarına kapalı tribüne çağırdılar. İki farklı takımın taraftarlarının bir arada bulunması görmeyi çok istediğimiz karelerden birini oluşturdu.


HAFTANIN GOLÜ : Lua Lua - Karabükspor
 

 
AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ :
 
İngiltere’de bu hafta yılın derbisinde M.City skoru 2-0’dan 2-2’ye getirmesine rağmen M.United’a Van Persie’nin son dakikadaki golüyle sahadan 3-2 mağlup ayrıldı. İspanya’da haftaya Falcao’nun 5 golü damga vurdu. Deportivo’yu 6-0 ‘la geçen A.Madrid Barcelona maçı öncesi yoluna kayıpsız devam etti. Barcelona’nın  Betis’i 2-1 yendiği maçta Messi attığı 2 golle Müller’in 85 gollük 1 sene içerisinde en fazla gol atma rekorunu kırmış oldu. Bu hafta sonunda Avrupa genelinde gol krallığı şu şekilde oluştu;
Lionel Messi         23
Radamel Falcao    16
İbrahimovic          14
 

HAFTANIN KARESİ : 

4 Aralık 2012 Salı

Süper Lig 14.Hafta



HAFTANIN TAKIMI TRABZONSPOR
                                     
                             

Sene içinde inişli çıkışlı bir grafik sergileyen ve orta sıralardan kurtulamayarak taraftarlarını memnun edemeyen Trabzonspor geçen hafta aldığı farklı Eskişehir mağlubiyetinin yaralarını bu hafta hızlı sardı. Haftanın son maçında Gençlerbirliği deplasmanında 4 golle galibiyete uzanan bordo mavili ekip farklı galibiyetiyle haftanın takımı ünvanına da sahip oldu. Gençlerbirliği ise iki hafta üst üste 4 gol yiyerek hızlı bir düşüşe geçmiş durumda.

HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : İSTANBUL B.B



Abdullah Avcı ekolünün devamı olması umuduyla Arif Erdem ‘i takımın başına getiren İ.B.B. ‘nin hayalleri maalesef boşa çıktı ki yeni sezona Carvalhal ile başlama kararı alındı. Onun ekibi de beklentilerin çok altında kalınca Bülent Korkmaz dönemine başlandı. Yeni ekip bu hafta beklenen galibiyete Sivasspor karşısında kavuştu. Ligimizin hep korkulan ve de keyif veren takımı olan İ.B.B. ‘nin eski günlerine dönmesi ligimize daha fazla tat katacaktır.

HAFTANIN GOLÜ :  Sinan Kaloğlu – S.B Elazığspor

AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ : 

İspanya’da bu hafta Barcelona A.Bilbao’yu 5-1 ile geçerken haftanın en önemli maçında Madrid derbisini Real Madrid 2-0 ile kazandı. İngiltere’de kötü sonuçlara devam eden Arsenal ve Chelsea’ye taraftarlardan tepkiler vardı. M.United ise City’nin puan kaybettiği haftada rakibini 4-3 ile geçerek zirvedeki yerini güçlendirdi. Almanya’da haftanın maçında B.Münih kendi sahasında Dortmund ile 1-1 berabere kaldı. Avrupa genelinde bu hafta oluşan gol krallığı şu şekilde :
Messi             21
İbrahimoviç  14
C.Ronaldo     13

HAFTANIN KARESİ :



27 Kasım 2012 Salı

Süper Lig 13.Hafta



HAFTANIN TAKIMI : ESKİŞEHİRSPOR

  

Son haftaların en formda takımlarından biri olan Eskişehirspor, zor günler geçiren Trabzonspor 'u tarihinde ilk kez Trabzon 'da 3-0 'lık net bir skorla ve net bir futbolla mağlup etti. Camia olarak beklentileri karşılayamayan Trabzonspor için daha zor günlerin başlangıcı olan bu maç, Eskişehir camiası adına da yollarına daha güvenli devam etmeleri anlamına gelmektedir. Haftanın en sağlam performansı olarak nitelendirebileceğimiz futbollarıyla Eskişehirspor, daha çok işler yapacaklarını çok rahat hissettirdi. Ligimize renk katan bir takımın yükselişi her futbolseveri heyecanlandırmaktadır. Son olarak, Alper 'in performansı da heyecan verici şeyler arasında. 

 HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : FENERBAHÇE
  
Ligde ve Avrupa'da iyi bir ivme yakalayan Fenerbahçe bu hafta seyircisinin de desteğini arkasına alarak ligin iyi takımlarından Gençlerbirliği'ni 4-1'lik net bir skorla yendi ve haftanın kayda değer takımı oldu. Özellikle Sow-Kuyt işbirliğinin yanı sıra Meireles'in de kalitesini ortaya koymasıyla net bir fark oluştu. Fenerbahçe'nin takım halinde hücum organizasyonlarını iyi başarması gollerin dört farklı isim tarafından atılmasına da sebep oldu.

HAFTANIN OLAYI : Felipe Melo 'nun penaltı kurtarması

HAFTANIN GOLÜ : Servet Çetin - Eskişehirspor
 


AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ :

3 maçın 0-0 bittiği İngiltere'de M.United , City'nin puan kaybettiği haftada tekrar liderliğe yükseldi. West Brom'un müthiş çıkışı ise sürüyor. Bu hafta 3.sıraya kadar yükselen ekip liderle arasındaki puan farkını da 4'e kadar indirmiş durumda. İspanya'da Real Madrid Betis'e kaybederek Barcelona'nın 11, Atletico Madrid'in ise 8 puan gerisinde kalmış durumda. İtalya'da haftanın olayı ise iki ezeli rakibin mücadelesinde Milan'ın lider Juventus'u yenmesi oldu. Fransa'da da gündem yine İbrahimoviç'ti. Yıldız futbolcu takımının 4-0 kazandığı Troyes maçında 2 gol 2 asistlik performansıyla göz doldurdu.
Avrupa genelinde bu hafta sonunda oluşan gol krallığı şu şekilde:

Messi             19
C.Ronaldo         12
İbrahimovic   12
Falcao            11

HAFTANIN KARESİ :



20 Kasım 2012 Salı

Süper Lig 12.Hafta


HAFTANIN TAKIMI KARABÜKSPOR
 

Kötü başlangıcının ardından beklenen bir teknik direktör değişikliği yaşayan Karabükspor, bu hafta klasik tabirle dersine iyi çalışmıştı. Galatasaray ‘ın güçlü yanlarını iyi tespit edip durdurmaya çalışmak hemen hemen her Anadolu Kulübün yapmayı planladığı şeydir ancak eksik yönlerinin de üzerine aynı etkiyle gidebilmek onları başarıya götüren yolu oluşturdu. Anadolu Kulüpleri ‘nin büyük takımlara karşı oynanan maçlara dikkatle hazırlanması ve ekstra motivasyon sağlaması maalesef ki kendi aralarında oynadıkları maçlara aynı şekilde yansımamaktadır. Ligin genel olarak kalitesinin artması belki de bu durumla doğrudan ilişkilidir. 

HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : BURSASPOR
 

Son haftalarda yükselen bir performansı olan Bursaspor, çok fazla inişli çıkışlı grafiğe sahip olan Mersin İY karşısında çok net bir performans sergiledi. 3-0 ‘lık skor iki penaltı golü ile gelse de çok fazla pozisyona girilmesi Bursaspor adına olumlu bir tablo sergilemektedir. Potansiyelinin ne denli fazla olduğunu şampiyonlukla da kanıtlayan Bursaspor, hak ettiği yerlerde kalıcı olabilmek adına bu performansını sezon geneline yaymalı ve hatta daha da üzerine koymalıdır. Bunu yapabileceklerini de başarıyla gösterdiler.

HAFTANIN OLAYI : Zlatan Ibrahimovic ‘in efsane golü
 
HAFTANIN GOLÜ : Moussa Sow - Fenerbahçe
 
AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ :

İspanya'da Barcelona Messi'nin 2 gol, 1 asistlik performansıyla kazanırken, A.Madrid Arda'nın tek golüyle kazandı ve takibini sürdürdü. Real Madrid ise A.Bilbao'yu 5-1'lik skorla bozguna uğrattı. İngiltere'de Londra derbisinde Arsenal Tottenham'ı 5-2 ile geçerken, 5 maçlık galibiyet serisi son bulan M.United zirveyi City'e kaptırmış oldu. İtalya'da haftaya beraberlikler damga vurdu. Zirvedeki nerdeyse bütün takımlar berabere kalırken haftanın kazananı bu hafta galip gelen Fiorentina oldu.
Bu hafta sonunda Avrupa genelinde oluşan gol krallığı şu şekilde:

 
Messi            17

Ronaldo        12
Falcao           10
Suarez           10
İbrahimoviç   10
El Shaarawy  10

HAFTANIN KARESİ : Eskişehirspor- Fenerbahçe maçı öncesi, Eskişehirspor takım fotoğrafındaki güzel tablo
 

13 Kasım 2012 Salı

Süper Lig 11.Hafta





HAFTANIN TAKIMI : FENERBAHÇE

 
5 maçlık cezasının ardından bütün taraftarlarıyla buluşan Fenerbahçe, taraftarın desteğinden çok, cezanın bitmesinin ve taraftarın maça gelmesinin verdiği motivasyonla güzel bir futbol sergileyerek Orduspor'u yendi. Rakipleri Galatasaray ve Antalyaspor'un puan kaybettiği bu haftada Fenerbahçe aldığı bu çok değerli 3 puan ile zirveye de ortak olmuş oldu. Ayrıca Sezer de attığı güzel golle kadro yarışında "Ben de varım" dedi.


HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : KAYSERİSPOR


Lige beklentilerin oldukça altında başlayan ve erken bir teknik adam değişikliği yapan Kayserispor, benzer bir senaryoyu yaşayan ancak Yılmaz Vural ‘ın gelişinden itibaren oyun anlamında bir çıkış yakalayan Elazığspor ‘u çok rahat geçti. Normalden fazla inişli çıkışlı grafiklere sahip olan bu iki takımın neler yapacağını kestirmek en zor şeylerden biri. Bir istikrar yakalayabilmeleri durumunda daha sağlıklı takımlar olabileceklerdir. Özellikle Kayserispor artık yüksek yatırımların ve beklentilerin karşılığı vermelidir.  


HAFTANIN OLAYI : FİFA U-20 Dünya Kupası Türkiye Maskot Tanıtımı: Kanki


FİFA ‘nın çok değer verdiği ve klasik değişle “geleceğin yıldızlarının” buluştuğu turnuvanın Türkiye ‘de düzenlenecek olması çok büyük bir şans. Pazartesi yapılan maskot tanıtımıyla artık resmen turnuva sürecinin başladığını düşünebiliriz. Sivaslı bir kangal olan Kanki umarız ki dünya basınında olumlu tepkiler doğurur. Böylesine değerli bir turnuvaya ülke olarak biz ne kadar değer vereceğiz o da bir diğer merak konusudur. Dünya Kupası ve Olimpiyat adaylıkları bulunan ve bu organizasyonları hak ettiğini düşünen bir ülke için güzel bir deneme olabilir.


HAFTANIN GOLÜ : Moussa Sow - Fenerbahçe


AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ :

İspanya Ligi'nde bu hafta yoğun yağış altında müthiş bir mücadelenin yaşandığı maçta Real Madrid Levante'yi son dakikalarda bulduğu golle zor da olsa yenmeyi başardı. Zirvenin bir diğer iki ismi Barcelona ve A.Madrid de yollarına kayıpsız devam ettiler. İngiltere'de Chelsea bu hafta da berabere kalarak 3.sıraya geriledi. İki Manchester ekibi de zirveye ortak oldular. İngiltere'de bu hafta dikkat çeken maç ise 3-3'lük skoruyla Fulham-Arsenal maçı oldu. İtalya'da geçen hafta Juventus'u yenerek çıkışa geçen İnter bu hafta aldığı mağlubiyetle Juventus'la arasındaki farkın 4'e çıkmasına engel olamadı. Haftanın maçında ise Lazio Roma'yı 3-2 yenerek Roma derbisinden galip çıkan isim oldu.
Bu hafta sonunda Avrupa genelinde oluşan gol krallığı şu şekilde:
Messi                15
Ronaldo            12

Falcao               10
İbrahimoviç      10
 
HAFTANIN KARESİ : Bu hafta oynanan Lazio - Roma maçından bir kare.


9 Kasım 2012 Cuma

Acaba Alper Potuk Mu?






 8 Nisan 1991 ‘de Afyon ‘da doğan Alper, futbola Eskişehir ‘in bir ilçesi olan Çifteler ‘in takımında başladı. Çiftelerspor ‘un altyapısında dikkat çekmiş olsa gerek ki 13 Ocak 2009 ‘da Eskişehirspor ile profesyonel sözleşmeye imza attı. Aynı sezonun son maçında Gaziantepspor karşısında 75. Dakikada oyuna girerek ilk kez bir Süper Lig maçında sahaya çıkıyordu. O sezon kimse onun adını duymamıştı doğal olarak, ne de olsa her Anadolu takımı çevre ilçelerinin takımlarından sivrilen isimleri transfer ederlerdi…

2009-2010 sezonunun ilk yarısını genelde kulübede geçirse de ikinci yarsında bazen ilk 11 ‘de 90 dakika oynayarak, bazen maçın ilerleyen dakikalarında çıkarak, bazense oyuna sonradan girerek toplam 16 maçta forma giydi ve adını en azından Süper Lig ‘i çok yakından takip eden kişilere duyurmayı başardı. Defansif orta saha olarak görev alıyordu ve tekniği de hiç fena sayılmazdı. Ancak hiçbir zaman olmadığı gibi olası bir sorun yine yetenekte değildi. Psikolojik eksiklikler ve ya menajer hataları onun önündeki en büyük engellerdi – her genç yeteneğin olduğu gibi-


Yakından takip eden kesimde oluşan soru işaretleriyle başlandı 2010-2011 sezonuna. 20 ‘si ilk 11 olmak üzere 24 maçta forma giyen 20 yaşındaki ismin yetenlerinden artık herkes haberdardı. Klasik deyişle oyunun iki yönünü başarıyla ve tecrübeliymişçesine oynayan Alper Potuk tam da beklendiği gibi “büyük” takımların merceği altına girdi. İstanbul ‘a gideceğine dair birkaç şey yazıldı basında ancak o bana göre en doğru kararı vererek Eskişehirspor ‘da kaldı çünkü hala çok erkendi onun geleceğinin çok parlak olduğunu söyleyebilmek için. Aslında erken değildi ancak ülkemizde kaybolup giden onlarca yeteneği düşününce birazcık da çekingenliktendi belki de daha “sabırlı” düşünmemizin sebebi.


Eskişehirspor forması giyeceği 3. Sezona başlarken camianın beklentileri oldukça fazlaydı kuşkusuz. Büyük bir aksilik olmaması durumunda takımın vazgeçilmezi olacağını öngörmek hayalcilik olmayacaktı ki bu konudaki beklentileri tam anlamıyla karşıladı ve takımının en önemli parçalarından oldu. Takdir toplayan Eskişehirspor ‘un ona çok şey borçlu olduğu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sabrın sınırları zorlanmıştı ancak daha fazla dayanılmamıştı ve devre arasında Fenerbahçe onu kadrosuna katmak için ciddi girişimlerde bulundu. Yaşı ilerleyen Emre ‘ye alternatif yaratılmak istenmişti belki de. Ancak son görüşmelerde anlaşma sağlanamadı ve Alper Eskişehir ‘de kaldı. Adı büyük takımlarla anılan ve hatta son andaki anlaşmazlıklardan dolayı takımında kalan oyuncuların kaybolup gitmesi Türk futbol tarihinde oldukça fazla yer kaplamaktadır. Bu açıdan düşünüldüğünde hareketli günlerin ardından takımına mümkün olduğunca çabuk geri dönmesini, olası bir transferinin ona başarı getireceği yönünde yorumlamak ne kadar gerçekçi olurdu onu asla öğrenemeyeceğiz.


Alper takımında kalmıştı ve neredeyse aynı seviyede ve profesyonellikte futboluna devam etmişti. Abdullah Avcı ‘nın da dikkatini çekmiş ve Milli Takımın 3 hazırlık maçının kadrosunda bulunmuştu. Sadece Slovakya maçında 15 dakika forma giyse de bu durum Fenerbahçe vakkasından sonra kafasını çabuk topladığını daha büyük kesimlere duyurmasına yetmişti. Tabi ki de aklı artık sadece Eskişehirspor ‘da değildi ancak bir diğer büyük adımına kadar çalışmalarına devam edecekti. Ya da en azından bizim gözlemlediğimiz buydu.

Yıllardır birkaç isim dışında yıldız isimler yetiştirme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz Türk futbolu olarak. Avrupa ülkeleri arasında artık adımızın geçmemesinin de en büyük sebebi bu durumdur.  Yetenekli genç futbolcularımızı doğru politikalarla futbolumuza kazandırmalıyız artık ve tabi ki genç yetenekler de kendilerine yazık etmemelidirler. Bu sezona da – özellikle son 3-4 haftadır- çok iyi başlayan Alper Potuk için tek temennimiz potansiyeline uygun yerlere gelebilmesi. Modern futbolun kriterlerine yakışır futbol zekası maalesef ki çalışma ve mütevazilik olmadan bir hiçtir. Umarım ve eminim ki Alper de bunun farkındadır. Onun gibi daha birçok isimden bahsedebiliriz ve bahsedeceğiz de. 

6 Kasım 2012 Salı

Süper Lig 10.Hafta

HAFTANIN TAKIMI ESKİŞEHİRSPOR


Kadro kalitesi açısından Anadolu kulüpleri arasında sıyrılan bir ekip olan Eskişehirspor, potansiyeline yaklaşmaya iyice başladı. Bol gollü ve pozisyonlu galibiyetlerinden en parlağını Gaziantepspor karşında alan ekipte Alper Potuk ‘un eski formuna kavuşabilmesi kuşkusuz en büyük etkenlerden. Devamlılığın da sinyallerini vermeleri, güçlü taraftar desteğiyle de başarıya dönüşebilir.

HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : BEŞİKTAŞ

 
Her ne kadar kendi evinde Mersin İdman Yurdu'na karşı oynasa da Beşiktaş aldığı 3-0'lık net sonuçla haftanın kayda değer takımı oldu. Dominant ve önde bir futbol sergiledi ve ilk yarıda bulduğu gollerle maçı erken bitirmesini bildi. Bu maç Beşiktaş açısından zirvede kalma açısından çok önemliydi zira rakiplerinin kazandığı bir haftada olası bir puan kaybı onları iyice tablo dışına çıkartabilirdi.


HAFTANIN OLAYI : Michael Skibbe


Geçtiğimiz senelerde künyesinde sadece iki kere Türkiye ‘den sezon sonunu görmeden ayrılma bulunan Alman çalıştırıcıya, geçen senenin en dikkat çekici çıkışını yakalayan ve takımı kümede tutan Bülent Korkmaz yerine görev verilmesi tabi ki de onun değil verenlerin suçuydu. Aslında asıl olay kovulması değil, alınmasıydı belki de. Sonuç olarak Mesut Bakkal göreve geldi ve neler yapacağını bekleyip göreceğiz. 

HAFTANIN GOLÜ : Alper Potuk - Eskişehirspor
 

 
AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ :

İngiltere'de Chelsea'nin son dakikada kaybettiği 2 puan, Arsenal'i 2-1 ile geçen Manchester United'ı zirveye taşıdı.Almanya'da zirvedeki her takımın puan kaybettiği haftada kazanan B.Münih en yakın  rakibi ile arasındaki puan farkını 7'ye çıkarmış durumda. İspanya'da Messi, Ronaldo ve Falcao'nun gol atamadığı haftada A.Madrid ilk mağlubiyetini alırken, Real-Barça yollarına kayıpsız devam ettiler. Haftanın sürprizi ise İtalya'da yaşandı İnter, Juventus'un  49 maçlık yenilmeme rekorunu kırarak rakibiyle arasındaki farkı da 1 puana indirmiş oldu. Bu hafta sonunda oluşan gol krallığı ise şu şekilde;
Messi               13
Ronaldo           11
Falcao              10


HAFTANIN KARESİ : Fenerbahçe'de 3 sezon forma giyen Guiza, Getafe macerasının ardından kiralandığı Malezya ekibi Johor ile ...
 


30 Ekim 2012 Salı

Süper Lig 9.Hafta


HAFTANIN TAKIMI ANTALYASPOR

 
Oynadığı güzel ve pozitif futbol ile muhteşem çıkışını sürdüren Antalyaspor bu hafta herkesi şaşırtarak Fenerbahçe'yi deplasmanda yendi ve belkide sezonun en zor maçından galibiyetle ayrıldı. Bu galibiyetle Fenerbahçe'nin sahasında yenilmemezlik rekorunu alt üst eden Şifo Mehmet'in öğrencileri zirve yolunda da Galatasaray ile puanları eşitleyerek ikinci sıraya yerleşti ve bizim değerlendirmemizce de 2 hafta üst üste haftanın takımı oldular.

HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : GAZİANTEPSPOR

 
Hikmet Karaman ‘ın ekibi bu sezona geçen sezondan dolayı olan beklentilerin çok çok uzağında başladı. Orduspor ‘a sezonun ilk mağlubiyetinin tattıracaklarını da kimse pek beklemezdi ancak 3-0 gibi net bir skorla bir nevi geri döndük dediler. Artık geçen sezonda yaşadıkları çıkışı tekrar yakaladılar demek gerçekçi olmayacaktır ama yine de bunu umut etmek boşa uğraşmak değildir.

HAFTANIN OLAYI : 
Süper Lig ‘de ilklerin haftası

 
Herkesin belirttiği ve konuştuğu gibi bu hafta bir takım rekorlar ve “kötü talihler” tarihe karıştı. Fenerbahçe evinde 47 maç sonra kaybetti, Bursaspor Trabzon ‘u ilk kez Avni Aker ‘de mağlup etti, Orduspor ilk mağlubiyetini aldı ve Mersin İY yaklaşık 200 günlük bir aradan sonra 3 puan aldı. Dolayısıyla sezonun en keyifli haftasını geride bıraktığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.  

HAFTANIN GOLÜ : 

AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ :

İngiltere'de bu hafta iki büyük maç oynandı. Merseyside derbisi beraberlikle sonuçlanırken her iki takımda kötü gidişi durduramadı. Zirveyi yakından ilgilendiren maçta 9 kişi kalan Chelsea, evinde M.United'a yenilerek önemli bir avantajı değerlendiremedi. Almanya'da B.Münih bu sezonki ilk mağlubiyetini evinde Leverkusen'e karşı aldı. İspanya'da ise devlerin kayıpsız geçtiği bu haftadan itibaren zirve yavaş yavaş şekillenmeye başladı. İtalya'da çıkışını sürdüren İnter üst üste 5.galibiyetini alarak lider Juventus ile puan farkını 4'e indirmiş oldu. Avrupa genelinde gol krallığı bu hafta sonunda şu şekilde oluştu:
Messi             13
C.Ronaldo      11
Falcao            10
İbrahimoviç   10
 
HAFTANIN KARESİ :



28 Ekim 2012 Pazar

Radamel Falcao García Zárate



Yıl 2003, River Plate takımı 17 yaşındaki bir genç yeteneği Kolombiya’dan Arjantin’e getiriyor ve alt yapısında yetiştirmeye başlıyor. 2 senelik yatırımların ve çalışmaların ardından bu genç yetenek 19 yaşında ilk defa A takım ile maçlara çıkmaya başlıyor ancak çoğu Güney Amerika’lı futbolcunun bir iki yılda kazandığı ünü ve tanınmışlığı neredeyse 7 sene sonra şimdilerde kazanan bu genç yetenek yeteneklerinin meyvelerini yeni yeni toplamaya başladı.


Falcao’nun 2005 sezonunda resmi olarak başlayan ve 4 yıl devam eden River Plate macerası büyük başarılar veya sansasyonel olaylarla geçmedi. Falcao River Plate’te yetişti ve şu anda sahip olduğu yetenekleri bu takımın alt yapısında kazandı ancak kariyerinin en sönük yıllarıydı River Plate yılları. Her ne kadar goller atsa ve güzel futbol ortaya koysa da yaşadığı sakatlıklar ve düzenli bir forma girememesi onun Avrupa’ya transferini geciktirdiği gibi üst düzey bir kulübe de transferini güçleştirdi. İnişli çıkışlı Arjantin yıllarına rağmen Falcao Porto’nun scout ekibinin gözünden kaçmadı. 3 Milyon Euro gibi cüzi bir ücret karşılığında Portekiz’in yolunu tutan Falcao’nun transferi o günlerde Avrupa’nın hiçbir yerinde gündeme dahi gelmemişti. O günlerde 24 yaşına gelmiş bir futbolcudan kimsenin çok büyük beklentileri yoktu elbet ancak Falcao ilk sezonunda Porto’da gayet başarılı bir grafik sergiledi ve çıktığı 43 resmi maçta 34 gol kaydetti.



Bir sezon başarılı oldu diye kimse onu kral ilan etmeyecekti elbette ancak ikinci sezonunda Falcao kendisinden beklenenden çok daha fazlasını ortaya koymaya başlıyordu. 2010-2011 sezonunda 37 resmi gole imza atan Falcao attığı gollerin yanında oynadığı futbol ile de göz dolduruyordu. Avrupa Ligi’nde attığı 17 gol ile bir sezonda Avrupa Kupalarında gol atma rekoru kıran Falcao Porto’yu Avrupa Ligi şampiyonluğuna taşıyordu. İşte bu sefer Avrupa’da transferin en gözde ismi olmuştu yıldız oyuncu. Rekor bir ücretle 40 Milyon Euro karşılığında İspanyol Atletico Madrid kulübüne transfer oldu. Burda da gollerine aralıksız devam eden Falcao çıktığı 50 maçta 36 gole ulaştı ve A.Madrid ile de Avrupa Ligi şampiyonluğu yaşayarak üst üste iki kere Avrupa Ligi şampiyonluğu yaşamış oldu. Şu anda devam etmekte olan sezonda La Liga’da 9 golü bulunan Falcao, Messi ve Ronaldo ile kıyasıya bir gol krallığı rekabetine girmiş durumda.


3 yıl önce sıradan bir Güney Amerika kökenli forvet gözüyle bakılan Falcao çok kısa bir sürede elde ettiği büyük başarılar, attığı goller ve oynadığı muazzam futbol ile otoritelerden tam puan aldı ve almaya da devam ediyor. 1.80’den kısa boyuna rağmen hava toplarındaki hakimiyeti, her pozisyonda golü bulabilecek bir bitiriciliğe sahip olması, oyuna gollerinin dışında çok yönlü katkı yapması onun üstün meziyetlerinden birkaçı. Serbest vuruşlardan bile gol bulabiliyor olması ise cabası.

Radamel Falcao sadece 3-4 sene içerisinde yaptığı inanılmaz çıkış sayesinde pek çokları tarafından şu anda dünyadaki en iyi forvet oyuncusu olarak tanımlanıyor. İyi,kötü her yerde değişir ve tartışılır ancak Falcao’nun şu anda en formda forvet oyuncusu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Avrupa transfer piyasasının da zirvesinde yer alan Falcao, özellikle forvet sıkıntısı çekilen bu günlerde pek çok kulübün bir numaralı ihtiyacı konumunda. Falcao kısa zamanda yaptığı bu çıkışı sürdürür, formunu kaybetmez ve gollerini sürdürürse efsane forvetler arasına adını yazdırması hiç de zor olmaz.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Yine Yedek Kulübesi


                    
                        

Geçen sezon tabiri caizse gümbür gümbür top oynayan Galatasaray ‘da aksayan ender noktalardan biri olarak dikkat çekmişti “kadro derinliği”. Futbolda her unsur birbiriyle fazlasıyla iç içedir ancak yedek kulübesinde bulunacak “etkili” isimlerin eksikliği diğer unsurlardan daha uzun menzilli bir eksikliktir. Geçen sezon da üzerinde durduğum bu konu şu anki durumda yani Şampiyonlar Ligi ‘nde de yarışılması durumunda daha da göz önüne çıkmaktadır.

Fatih Terim ‘in ısrarla itiraz ettiği ve yer yer de kızdığı “rüya takım” iddiaları doğal olarak Şampiyonlar Ligi ‘ndeki beklentileri inanılmaz derecelere çıkarmıştır. Koşu mesafeleri, mücadele gücü gibi faktörlerin “onların” seviyelerine çıkarılması olmazsa olmazdır bu yolda ancak işlerin kötü gittiği zaman – ki bu çok olasıdır, ki Galatasaray ‘ın başına gelmiştir- oyuna etki edecek isimlere o zorunluluklar kadar ihtiyaç vardır.



İçerde oynadığın maçların “kale” konumunda olduğu bu arenada rakibin olarak görülen Braga ve Cluj karşılaşmalarında planlar pratiğe dökülemedi. Bu duruma önlem olarak, Braga maçında Yekta Kurtuluş 77. Dakikada oyuna girdi. Geçen sene toplamda sadece 116 dakika, bu sezonun şu ana kadarki kısmında ise 60 dakika forma verilen 27 yaşındaki isimden beklenen şeylerin ne olduğu anlamak çok güç. Aynı şekilde şakayla karışık da olsa yetenekli hep tartışılan, geçen sene 27 maçta ortalama 52 dakika sahada kalan ve bu sezon sadece Gençlerbirliği ve Cluj maçlarında ilk 18 ‘e alınan Sabri Sarıoğlu, Cluj maçında saha sokuldu. Her ne kadar tecrübeli bir isim de olsa künyesinde Avrupa ‘yla ilgili pek bir şey bulunmamaktadır ki zaten bu sezon hiç düşünülmemesi, oyuna girdiğinde yapacaklarının sınırını oldukça aşağılara çekmektedir.

Bu konuyla alakalı bir başka soru işareti de Aydın Yılmaz ‘dır. Fatih Terim, gelişinden çok önce “rafa” kaldırılan Aydın ‘da eminim ki bir şeyler görmüştür ve inanmıştır ve ısrarcılığını sürdürmektedir. Bir diğer mantık ise yoklukta Aydın ‘ın değer kazanmasıdır. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Aydın beklentilere yaklaşamamıştır; milli takıma seçilmeyi bir başarı olarak saymazsak tabi.



Bu soruna genel olarak baktığımızda Türk takımları bu sorunu çoğunlukla yaşamaktadır. Galatasaray ‘ın en iddialı rakibi Fenerbahçe de geçen sezon bu sorunu fazlasıyla yaşamıştı ancak bu sezon  çok ciddi problemlerle boğuşmalarına rağmen en azından bu konuda kafaları rahattır. 6 oyuncuları bile eksik olsa sahaya çıkan 11 ‘de çok aşırı sırıtan bir tek Serdar Kesimal olmuştu Bursaspor karşısında.


Bu sorun tabi ki herkesin dikkatini çekmektedir. Sorunun çözülememesinin çeşitli sebepleri vardır ancak çözülmedikçe de çok baş ağrıtmaya devam edecektir bu da bir gerçek. Rotasyonun iyi sağlanabilmesi alternatif çözüm yollarından biri olabilir. 

23 Ekim 2012 Salı

Süper Lig 8.Hafta

HAFTANIN TAKIMI ANTALYASPOR


Antalyaspor başında 5. Sezonuna giren Mehmet Özdilek, hemen hemen her sezonuna sıralamanın üst tarafında yer almayı hedefleyerek başlamıştı. Ancak maalesef ki bu hedefine ulaşmayı bir türlü tam anlamıyla gerçekleştirememişti. Bu sezon en azından şu anki tablo onu cesaretlendirmeye yetecek gibi gözüküyor. Liderle aynı puanı paylaşarak ikinci sıraya yükselen takım belki de eksik olan şeyi yani özgüveni bulabilecek bir durumda.

HAFTANIN KAYDA DEĞER TAKIMI : 
ESKİŞEHİRSPOR


Bu seneye de iddaalı bir giriş yapan ancak inişli çıkışlı grafiği ile sezona çok da iyi başlayamayan Eskişehirspor beraberliklerin bol oluğu bu haftada eline geçirdiği fırsatı çok iyi değerlendirdi ve taraftarı önünde farklı bir galibiyet aldı. Bu galibiyet ile motive olan kırmızı-siyahlı ekip aynı zamanda da rakiplerinin puan kaybettiği bu kritik haftada aldığı galibiyet ile üst sıralara da yerleşmiş oldu.

HAFTANIN OLAYI : 
Eyüpspor- Altay maçı sonrası yaşanan çekiçli kavga

Haftasonu oynanan Eyüpspor – Altay maçında Serhat Akın ve Ali Cansun birbirine girdi. Doğaldır ki  olayın gelişimi ve oluşumu hakkında iki taraf da farklı şeyler söyledi. SerhatAkın ‘ın çekiçle saldırması sadece futbol dünyasında değil herhangi bir dünyada tam anlamıyla bir vahşettir. Çok klişe olarak tüyler ürpertici bu tarz sahneleri görmeyi istememek bile saçmadır çünkü bu sahnelerin yaşanma ihtimalinin olmaması gerekmektedir.  



HAFTANIN GOLÜ : 

AVRUPA FUTBOLUNA GENEL BAKIŞ :

İspanya Ligi'nde bu hafta zirvedeki 5 takım (Barcelona-A.Madrid-Malaga-R.Madrid-Sevilla) da puan kaybı yaşamazken, 5-4 biten Deportivo - Barcelona maçı haftaya damgasını vurdu. Yıllar sonra bir maçta 4 gol yiyen Bacelona'nın buna rağmen maçı kazanması dikkat çekti. İngiltere'de zorlu Tottenham maçında da puan kaybetmeyen Chelsea zirvedeki yerini sağlamlaştırdı. İtalya'da ise Juventus'un başarısından ziyade Milan'ın başarısızlığı konuşulur halde zira Lazio mağlubiyeti ile 16.sıraya kadar gerileyen Milan'ın ezeli rakibi ile arasındaki puan farkı da 15'e çıkmış durumda. Almanya'da B.Münih bu haftaki 5-0'lık galibiyeti ile yine şaşırtmazken mağlup olmaması bir yana 8 maçta sadece 2 gol yemesi B.Münih taraftarlarını fazlasıyla mutlu etmekte. Bu hafta sonunda Avrupa genelinde oluşan gol krallığı şu şekilde oluştu;
Lionel Messi        11
Falcao                  9
C.Ronaldo            9
İbrahimoviç          9

HAFTANIN KARESİ :