13 Eylül 2012 Perşembe

Yeni Milli Takım


Türkiye A Milli futbol takımı 2014 Dünya Kupası elemelerine Hollanda ve Estonya maçlarıyla  başlangıç yaptı. Grubun en zor maçında Hollanda deplasmanında mağlup olan milli takım, içerde Estonya'yı rahat geçti.

Hollanda maçında hücumu arzulayan ve galibiyet için oynayan bir takım vardı ancak basit bir şekilde yine duran toptan yenilen bir gol maçın özellikle psikolojik gidişatını değiştirdi. Hollanda'dan maç boyunca daha fazla gol posizyonuna giren milli takım galibiyete yakın olan taraf olmasına rağmen tecrübeli rakibi karşısında bunu elde edemedi. Maçın daha 80. dakikalarında Hollanda gibi üst düzey bir takımın kendi sahasında vakit geçirme ve oyunu soğutma çabaları oyunda kimin üstün taraf olduğunu açıkça göstermekteydi. Tabi bunda beklediğimizden daha zayıf bir Hollanda bulmamızın da etkisi var. Özellikle savunmada hala büyük zaafiyetleri bulunan Hollanda'nın gol yemeden maçı bitirmesi de onlar için büyük şans oldu. İkinci  karşılaşma puan kaybına tahammülü olunmayan bir maçtı. Estonya karşısında taraftar desteğiyle maça tabiki önde başlayan milli takım kapalı savunmaları açma konusundaki zaafiyetini gösterdi. İlk yarının sonlarına doğru gelen kırmızı kart maçı milli takım için bir hayli rahatlattı ve galibiyet geldi.

Maçları taktik olarak incelersek, Hollanda maçına tek forvet ve kalabalık orta saha ile çıkan Abdullah Avcı doğru bir taktik seçimi yapmıştı. Kanatları Tunay ve Sercan'la canlı tutup kontre atak şansını da elinde bulunduruyordu. Bir takım şanssızlıklar ve kaçan goller sonucu skora ortak olamadık. 70. dakikadan itibaren oyundaki etkinliği azalan milli takıma daha hücumcu takviyelerde bulunulabilirdi. Estonya maçında ise beklenildiği gibi çift forvet ve hücüma dönük bir kadro seçimi göze çarptı. Ancak Umut-Burak ikilisinin kapalı savunmalara karşı çok doğru bir seçim olduğu söylenemez. İşte burda Selçuk İnan polemiğine bir parantez açmak zorundayım. Hollanda maçında Selçuk'un oynamaması o kadar da yanlış bir hamle değildi ama Estonya gibi kapalı bir savunmaya sahip ve ancak delici ara paslar veya bireysel yetenekleri bulunan yaratıcı forvetlerle delinebilen takıma karşı kesinlikle sahada olmalıydı. Türkiye sınırlarında henüz bu tarz bir forvet oyuncusu olmadığından en önemli hücum şansımız olan ara pasları en iyi yapan Selçuk'un eksikliği gol yollarını da zayıflattı. Ancak Kırmızı kart sayesinde zayıflayan rakibi nispeten erken bulunan bir golle mağlup etti milli takım. 



Genel olarak başarılı ve oyun olarak da positif ışıklar saçan bir milli takım izledik bu iki maçta. Hücum anlamında bir hayli başarılı olsak da savunma anlamında büyük sorunlar göze çarpıyor. Volkan-Egemen-Hasan Ali- Gökhan ve Mehmet Topal'ın Fenerbahçe'de iyi bir uyum sağlayıp bunu milli takıma yansıtmaları çok önemli özellikle de ilerleyen maçlarda milli takımın savunma kanadını bu isimlerin oluşturacağını düşünürsek.

Grupta birincilik şansını çok yüksek görmüyorum ama Hollanda'nın da pek parlak bir oyun sergilediği söylenemez yine de 10 da 10 yaparlarsa pek şaşırmam. Daha gerçekçi hedef olan ikincilik için Romanya ve Macaristan'a karşı oynanacak maçlar fazlasıyla önemli. Özellikle Romanya'nın iki kolay rakipleri karşısında aldığı gollü galibiyetler onları fazlasıyla motive etmiş durumda. Hem Milli takım hem de Abdullah Avcı hakkında konuşmak için fazlasıyla erken. Gelecek ay oynayacağımız Romanya ve Macaristan maçları sonrası hem oyunumuzu hem de bu maçlar sonucu alınacak veya kaybedilecek puanlar sonrası grupdaki şansımızı çok daha iyi göreceğiz.

Hiç yorum yok: